‘21. yüzyıl toplumculuğun törpülendiği, bencilliğin öne çıktığı; duyguların, insanlığın yitirildiği; sevginin yerine paranın, çıkarların, makinelerin, metallerin yani teknolojinin her şeyin önüne geçtiği, Milenyum çağı!’
21. yüzyıla ‘İletişim Çağı’, ‘Bilgi Çağı’ yada ‘Enformasyon Çağı’ denilmektedir. Teknolojideki alınan yol inanılmaz boyutta!
Bilgi artık dalga gibi, fırtına gibi hızla yol almakta, sınır, coğrafya tanımamaktadır. Dünyanın bir ucundan bir ucuna saniyede ulaşabilmektedir. Belki de insanoğlunun ses ve ışık hızlarıyla yarışında dijital denilen ortamda olan bilgiler sonsuzluk kadar derin olacaktır.
İnternet, bilgiye ulaşmada, bilgiyi paylaşmada, yayınlamada büyük kolaylıklar sunmuştur. Elektronik postadan, görüntülü/görüntüsüz yazışmaya/konuşmaya, oyun oynamadan, hesap ödemeye kadar binlerce kolaylık sağlamıştır.
Ulaşım kolaylaştı. Ekonomik dünyanın rekabet alanında, pazarlama alanında çok yaratıcı yollar bulundu. Kotalar uygulanmaya çalışılsa da ülkeler arasındaki sınırlar kalktı. İnsanların/toplumların başka ülkelerdeki gelişmeleri/yenilikleri görmelerinden, bilmelerinden öte elde etmeleri kolaylaştı.
21. Yüzyılın Getirdikleri;
21. yüzyılın getirileri saymakla bitmez. Önemli gördüklerimiz ya da gündem yaratan buluş ve gelişmeleri alt alta sıralayabiliriz.
İnternet arama motorları bulundu.
IBM yüksek çözünürlü bir filmin tamamını 1saniyede aktaracak çip geliştirdi.
3G olarak adlandırılan görüntülü cep telefonları yapıldı.
Marsa gönderilen uzay aracı yörüngede keşifler yaparak su bulunduğuna dair fotoğraflar çekti.
Satürn gezegeninin 60. uydusu bulundu.
Güneş sistemi dışında bir gezegenin atmosferinde su tespit edilerek, yaşamaya elverişli olduğu keşfedildi.
NASA’lı gökbilimciler 5 gezegenli bir yıldız sistemi buldu.
Tıp alanında tanı ve tedavi amaçlı birçok yeni yöntem bulundu.
Tıp alanında kök hücre çalışmaları Nobel ödülü aldı.
Biyolojik alanda Gen teknolojisi yeni gelişmeler kaydetti.
Bilim adamlarınca yeryüzündeki tüm canlı türlerinin 1 milyonu aşan listesi yapıldı.
Nano teknoloji hayatın her alanına kolaylıklar getirdi.
Bu gelişmeler yanı sıra 21. yüzyılın olumsuz yansımalarına da göz atmakta yarar var.
21. Yüzyılın Olumsuzlukları;
Teknoloji, insan yaşamına büyük kolaylıklar getirmiştir. Ama insanlar daha mutlu, daha huzurlu değil! 21. yüzyılın iflah olmaz hastalığı: Teknolojik bağımlılık!.. İnternetsiz, cep telefonsuz geçirilecek bir gün düşünmek çok zor!
Teknoloji insanları doğal ortamdan uzaklaştırıp sanal ortam sarmalında, insanı asosyal bir konuma sokmuştur. Çocuklar sokakta oyun oynamıyorlar. İnsan ilişkileri de bu paralelde yapay seyir izlemekte.
Bilgisayarın göz bozma, obezite, hareketsizlik, radyasyon gibi zararları yanında; araştırma, inceleme, ödev gibi konularda becerileri geliştirme yerine hazırcılığa/tembelliğe alıştırdığı bir gerçektir.
Küresel ısınma sonucu iklimler değişirken aşırı sıcaklar sonucu ölümler, kuraklık sonucu da susuzluk baş gösterir. Seller sonucu ölümler, kayıplar ve zararlar yaşanır.
Enerjinin önemi daha da artarken, su kaynaklarının azalmaya yüz tutuğu gözlenmiştir. Bu gidişle, 21 yüzyılın ilk çeyreğinde susuzluk milyonlarca insanı etkileyecek.
Genetikle oynamalar, hormonal gelişmeler Tarım alanında, beslenme ve gıda sektöründe gelecek açısından insanları kaygılandırmaktadır.
Hayvanlar aleminde de küresel ısınma nedeniyle göçler gözlenmiştir.
Soğuk savaşın sona ermesiyle oluşan barış ortamı uzun sürmez. Terör tehdidi küresel boyuta ulaşırken asimetrik terör boy gösterir. Asimetrik terör yapılanması da, kitle imha silahları ve nükleer tehdidi öne çıkarır.
Yeni Dünya Düzeni sarmalında/bağlamında Medeniyetler Çatışması dünyanın gündemine oturur. Afganistan ve Irak’ın işgali sonrası dünyanın gözü önünde her gün yüzlerce insanın ölümü kanıksanır oldu.
Sonuç olarak;
21. yüzyılın getirdikleri yadsınamaz bir gerçektir. Katkılarını yukarıdaki örneklemelerdeki gibi say say bitmez. Ancak insanı baz aldığımızda getirilerinin yanında götürdükleri de yadsınamaz..
Çağımızda, Teknolojik bağımlılığın kişinin ruh ve beden yapısında olumsuz gelişmelere neden olduğu, özellikle de ruhsal sağlığını bozduğu gözlenmektedir.
Etnik, dinsel ve mezhepler arası ayrışmalar, çatışmaya dönüşerek giderek artış göstermektedir.
21. yüzyılda İnsanlar/toplumlar geçmiş yüzyıllara göre daha mutsuz ve huzursuzdurlar.
Acaba, yazının giriş paragrafındaki bakış açısı yaşanan olumsuzlukları açıklamakta yeterli olabilir mi? Ne dersiniz?
06 Haziran 2008
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder