‘Türklerin Orta Asya bozkırından denize çıkışını set çekerek önleyip kuzeyindeki tehlikeyi batıya yönlendiren, imparatorluklardan halk cumhuriyetine, oradan da sosyalist-kapitalist karışımı ekonomik-politik bir sentezle bugünlere ulaşan Çin; bir yandan 10 binlerce insanını depremde yitirip diğer yandan Olimpiyatlara ev sahipliği yaparken - kotalarla durdurulmaya çalışılan ve Çin istilası/ablukası olarak adlandırılan- ekonomik gelişmeler dışında da 2000’li yıllara yani 21. yüzyıla damgasını vurmuştur.
Çin’in tarihteki önemi yanında soğuk savaş sonrası yaşanan süreçte, uyuyan dev uyanarak bölgesel güç yapısını küresel düzeye taşıyarak önemini daha da artırarak gelmiş olduğu nokta daha da önem arz etmektedir. BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesinden biri olurken, milliyetler mozaiği olarak da dünya nüfusunun beşte birini oluşturmakta… Bayrağındaki büyük yıldızın Çin halkını, diğer dört yıldızın ise Mançuryalılar, Moğollar, Tibetliler ve Müslüman Uygur Türkleri temsil ettiği belirtilir. Tibet Sorunu, Doğu Türkistan/Sincan-Uygur Türkleri Sorunu içsel sorunları olarak yer alır.
Son yıllarda Küreselleşme çerçevesinde gelmiş olduğu aşamayı, bugünden yarına yakalamış olduğu “Çin mucizesi” olarak adlandırılan çizgiye gelinen süreci “Yeni Dünya Düzeni” perspektifinde –kâğıt, yazı, barut, pusula ve de matbaayı bularak siz yokken ben vardım demeye getirdiği- tek dişi kalmış canavar Batı Uygarlığının gelişmişliği karşısında Doğu Uygarlığını yeniden diriltmeye/ateşlemeye çalışmaktadır.’
Bu çerçevede, Çin’in dış politikasında “Tayvan Sorunu”nu inceleyerek -ortaokul/lise dönem ödevlerindeki kitap özetlerinin 30 yıl sonrasında- yapmış olduğum bir kitap(1) özetini(2) paylaşmak istedim…
Kitap Hakkında Genel Bilgiler
Çin’in tarihsel perspektiften bakılarak günümüze kadar gelişimini, bu gelişiminde yaşanan büyük olayları, savaşları, krizleri anlatırken üzerinde kapsamlı olarak durulan Çin’in güneyindeki Tayvan adası ile yaşadığı ve yaşamakta olduğu sorunlardır. Küreselleşme olarak adlandırılan coğrafi keşiflerle birlikte Portekizliler, Hollandalılar, İngilizler, Fransızlar, Japonlar, Amerikalılar ve Ruslar bu bölgeyi yönetmiş, nüfuz alanı olarak kullanmış ya da günümüzde kullanmak istemektedirler.
ABD gelecekte kendisini özellikle askeri yönden zorlayacak; küresel güç olması muhtemel Çin’i kontrol altında tutmak için çevreleme politikası ile medeniyetler çatışmasını ortaya sürmekte olduğu, bu bölgedeki Tayvan’ın ve Çin’le sorunlarının varlığının nerelerden nereye geldiği ve önemi ile ilgili gelişmeler anlatılmaktadır.
Giriş
1995-96 Tayvan Boğazı krizinden sonra 2004’de Başkanlığa yeniden seçilen Çen Şui-Bian’ın “2006 yılında Tayvan’ın bağımsızlığı için yeni Anayasa ve Referandum” açıklaması Asya-Pasifik’te tansiyonu yükseltir. Çin’de buna tedbir olarak Mart 2005 tarihinde “Ayrılıkçılıkla Mücadele Yasası” çıkarır. Dünya kamuoyunca tepki gösterilse de bu yasanın arkasında duran Çin’e karşı bu kez Tayvan Tayvan-Çin birleşimini yürüten “Ulusal Birleşme Konseyinin” görevine son verir. Çin 2006’da ayrılıkçı hareketleri Savaş nedeni sayacağını açıklarken ABD’de duruma müdahil olur. Tayvan’ın bağımsızlık arayışlarının arkasında ABD’nin olduğu gözlenmektedir. Soğuk savaş sonrası Çin-Tayvan gerilimin devamı ABD-Çin savaşına dönüşebilir. ABD askeri güç olarak kendine Çin’i rakip görmektedir.
Tayvan’ın soğuk savaş sonrası Çin açısından tehdit kaynağı oluşturması dikkat çeker. Bir başka dikkat çeken konu Kıbrıs sorunu nedeniyle Türk diplomatların Tayvan’ı model göstermeleri Çin’in tepkisini çeker.
TARİHSEL PERSPEKTİFTE TAYVAN
Etnik Yapı
“Tayvan”, Çince “büyük koyla çevrilmiş büyük düzlük” anlamı taşır. Yüzölçümü 36.000 km2, nüfusu 22 milyon (2003). Başkent Taypey olup Kaohsiung, Tayçung önemli liman kentidir. Nüfusu 4 ana etnik gruptan oluşur. Aborjinler, Fukyenliler (Tayvanlı Çinliler), Hakleng ve Çinliler (Anavatandan)
a) Aborjinler: Binlerce yıl önce Güney Çin Denizi ya da Güney Doğu Asya’dan geldikleri sanılır. Dilleri Bahasa, Endonezya ve Malezya diline çok benzer. Kültürleri Güney Doğu Asya benzeridir. Adada 10 köklü Aborjin ailesi mevcut. Çoğu adanın ortasındaki dağlık alanda yaşayıp, Çinliler gelmeden önce düzlükte yaşarken tarımla uğraşırlarmış. Çin kültürünü benimsemiş olsalar da geleneksel yaşamları ile Amerikan yerlilerine benzetilir.
b) Çinliler: İki göç dalgası ile gelmişler. İlk gelenler ya korsanlık ya da tüccar, Balıkçılık ve Tarımla da uğraşırlarmış. İlk göç 14. yy.da ikinci göç dalgası 17. yy’da yaşanır. Anavatandan gelen Çinliler daha önce gelenleri iç bölgelere dağlık alanlara püskürtüp düzlüklere yerleşerek 19. yy’da ada nüfusunu yarılarlar. 1949 yılında komünistlerin, milliyetçileri yenmeleri üzerine 1,5 milyon Çinli asker Tayvan’a kaçar. Bugün Tayvan nüfusunun %14’ü anakaralı, %84’ü Tayvanlı, %2’si Aborjinlilerden oluşur.
Tayvan’ın Siyasi Tarihi
MÖ 239’da Han Hanedanlığının çökmesi üzerine Güney Çin yöneticisi Vu, Tayvan’la ilgilenir. 11. yy’da anakara da sıkıntılar nedeniyle Çinliler anakara dışında arayışa geçerler. 13–14. yy’da Moğol Yuan Hanedanlığı adayı ele alır. Bunun üzerine Çin İmparatorluğu ada üzerinde hak iddia eder. 17. yy. ilk çeyreğinde Ming Hanedanlığı Mançuların saldırılarına dayanamaz. Mançular 1644’de Çing Hanedanlığını kurarlar. Adaya göçler artar. Ming Hanedanlığına azlık olanların muhalefeti anakaradaki Mançuları rahatsız eder.
a) Avrupa’nın Tayvan’ı Keşfi;1517’de Japonya’ya giden Portekiz gemisi Tayvan boğazından geçerken güzel ada anlamına gelen “Formoza” olarak adlandırdıkları Tayvan’ı keşfederler. Daha sonra tüm Avrupalı gemilerin geçiş güzergahı olur.
b) Hollanda Hakimiyeti; Portekiz ve İspanya’nın bu bölgedeki hâkimiyetine 1579’da Hollanda, Britanya ile ittifak yaparak son verir. Hollanda G. Doğu Asya’daki hükümranlığını 1627’de Tayvan’a ayak basarak 40 yıllık sömürge yönetimi sürdürür.
Hollanda yönetimindeki Tayvan’ın stratejik Çing imparatorluğuna karşı direniş için uygun bir yerdir. Asiler ve Ming yandaşları 1662’de 38 yıl süren Hollanda hükümranlığına son vererek Tayvan’a hakim olurlar. Koşinga’dan sonra oğlu Çeng adadaki hanedanlığı sürdürür. Mançular 23 yıllık Çeng Hanedanlığına son vererek 1683’de adayı Çing İmparatorluğuna katarlar.1895’e kadar ada Çin tarafından yönetilir. Adada kötü yönetim nedeniyle 15 büyük ayaklanma yaşanır.
1800’lerde Batı ülkelerinin bölgedeki ticareti nedeniyle Tayvan’ın önemi artar. 1850’ler sonrası ABD ticari ofis ve konsolosluk açar. 1869’larda Çin’den sürgün edilen memurlarla yönetilir hale dönüşür. 1880’de Çin’in güney bölgesine adadaki isyancıların girişimi 1884’de Çin’in adaya önem vermesine, buraya ağırlık vermesine ve iyi yönetim kurmasına neden olur. Vali Liyu iyi işler yapar.
Japonların Gelişi
Çin-Japon Savaşı; Tarihsel kökleri eski olan Doğu Asya’nın iki gücü birbirlerinden çok etkilenmişler. Japonlar idari sistemden mimariye kadar Çin’den etkilenmişler. Çinlilerde Japonya’yı ticari alan olarak görürler. 1281’deki Japonya’yı istila harekatı fırtına nedeniyle başarısız olur. Ardından Japonlar Ming Hanedanlığı döneminde Çin’in zengin bölgelerine saldırarak zarar verirler. 1597’de Çin’in himayesindeki Kore istila edilse de 1598’de boşaltılır. Kore işgali Minglerin karşısında Mançuların güçlenmesine neden olur. 18. yy’da Japonya feodal sistemini yıkarak reformlarla Avrupa gibi yapılanma siyaseti izler. Çin’le zaman zaman anlaşmış olsa da 1876’da Tayvan’ı birkaç Japon’un öldürülmesi karşılığında tazminat olarak alır ve 1885’de Kore’de ulusal çıkarları olduğunu ilan eder.
Japonya, Avrupalı devletleri kendine örnek alarak sömürge politikası benimser. Kore’nin soya fasulyesi ve ormanları Japonlar için hayati önem taşır. 1875’de Kore merkezli Çin-Japon savaşı sonrası 1894’de Japonların Çin’i Seul ve Pyongyang’da yenerek Mançurya-Pekin’e doğru yürür. Çin’in 3 kez barış önerisine rağmen Japonlar yürüyüşüne devam ederken Tayvan’ı da ele geçirirler.
(Çinliler Japonlar için aşağılamak amacıyla “cüce” kavramını kullanırlar.)
Şimonoseki Anlaşması
Savaşın sonlarına doğru Li Hong-çang’ın başkanlığından 100 kişilik Çin barış heyeti Japon Honşu adasındaki Şimonoseki kentine gelir. Li, “her iki ulusun ortak paydalarının Asyalı olduğunu, Avrupalı beyaz ırkın, sarı ırka üstünlüğü şeklinde gelişen sömürgeci emperyalistleri bu bölgeden çıkartılmaları için birlikte çalışmaları gerektiğini” belirtir. Japon heyetine başkanlık eden Ho ise Çin’e farklı bir şey önerir: “Çin’de reform süreci başlatın.” Li’de “reformun kısa sürede güç olduğu” yanıtını verir. Sonuç olarak Çin’in Batıya karşı ittifak teklifi Japonya tarafından ciddiye alınmamıştır. Bu görüşmeler esnasında diplomatik trajedi yaşanır: Li, bir Japon genci tarafından yaralanır. Japonya, Çinlilerden özür diler, Pekin’e yürüyüşü geçici durdurarak ateşkes ilan eder.
Japon heyetinin 11 maddelik metnini Çin Heyeti ağır bulur. Japonya metni değiştirerek sert bir üslupla yeniden Çinlilere sunar: Japonya Kore’nin tarafsızlığını reddederek, Kore’nin bağımsızlığını Çin’in tanıması gerektiğini belirtmiş. Savaş tazminatında 1/3 oranında bir indirim yapıp, Mançurya’dan talep edilen topraklara sınır getirilerek, Tayvan ve Peng-hu adası özellikle talep edilmiştir.
1895’de iki ülke arasında Şimonoseki Antlaşması imzalanır. Tepkiler olsa da Mançurya ve Pekin kurtulmuştur. Bu anlaşma sonrası Fransa, Almanya, Rusya Japonya’yı savaş gemileriyle taciz etmiş ve“15 gün içinde Liadong yarımadasını boşaltarak Çinlilere devretmesi” konusunda nota vermiştir. Bu durum, Japonların, Çin’i işgali ile endişelenen Rusların Uzakdoğu’daki çıkarlarına hizmet ederken, 1897’ye gelindiğinde birçok batılı devlet Çin’den imtiyaz elde etmişlerdir.
Tayvan’da Japon Hakimiyeti
Japonlar, Tayvan’ın ele geçirilmesi ile bölgesindeki deniz hakimiyetini ele geçirerek güç elde edecektir. Anlaşma öncesi Peng-hu adaları işgal edilir. İngiliz ve Fransızların tepkilerini görmezden gelir. 1895’de ilan edilen Tayvan Demokratik Cumhuriyetinin bağımsızlık bildirgesi adanın işgalini önleyemez. Tayvanlıların Japonlara direniş göstererek savaşmalarına rağmen Kasım ayı içinde ada tamamen Japonların eline geçer. Peş peşe gelen isyanlar sonucu valiler sık değişir.
Japonların adada ilk uğraşlarının başında afyon içiminin yasaklanması gelir. Tayvan bankası kurularak 1904’de ilk banknot çıkarılır. 1907–12–13–15 yıllarındaki isyanların en kapsamlısı 1915 Tapani ayaklanması da kanlı bir şekilde bastırılır. Ancak bu isyan sonrası Tayvanlılar silahlı mücadele yerine örgütlü sivil mücadele olan siyasi mücadeleyi başlatırlar. Japonya’daki Tayvanlı öğrencilerin oluşturduğu “Aydınlanma topluluğu”(1918), zamanla “Yeni Halk topluluğu”(1920), “Tayvanlı gençler derneği” adını alarak ilk yayın organları “Tayvan Gençliği” dergisi(1922), “Tayvan” adı ile aylık ve haftalık dönüşümler sonrası “Yeni Tayvan Ming Pao”(1930) adını alarak günlük gazeteye dönüşür.
Dilekçe Hareketi; Tayvan yayın organlarında Sömürge kanunlarına karşı imza ve dilekçe kampanyası, Japonya’daki Tayvan topluluğu ayrı bir Tayvan yönetimi kanunu çıkarılması ve Tayvan parlamentosu kurulması yolunda 1921-1934’lerde yapılan 14 başvurusu sonuçsuz kalır.
Tayvan’a Komünizmin gelişi; 1921’de Çin, 1922’de Japon komünist partilerini takiben Tayvan komünist partisi 1928’de Şanghay’da kurulur, 1931’de tüm üyeleri tutuklanır.
Buşa Hadisesi; 1930’da Buşa ilkokulunda atletizm yarışları esnasında silahlı Aborjinlerin baskını sonucu Japonlar yanında birçok Tayvanlı yanlışlıkla öldürülür, hükümet binaları 3 gün işgal edilir. Ardından vali tarafından seferberlik ilan edilerek yüzlerce Aborjin öldürülür. 1931’de bu kez ikinci Buşa hadisesinde diğer kabileler Aborjinlere saldırarak yüzlercesini öldürür.
Çin’deki Gelişmeler
Mançu hanedanlığının hüküm sürdüğü Çin’de Şimonoseki anlaşmasıyla Japon yayılmacılığı karşısında Çin halkının küçük düşürüldüğü, ardından batılıların, Britanyalıların sömürge anlayışlarına karşın milliyetçi akımların yayılmaya başlandığı görülür. İmparatorluk halkın ve dış güçlerin reform taleplerini ağırdan alır. Ancak iki Alman misyonerin öldürülmesi sonrası imparator tarafından başlatılan 100 gün reform hareketi ana-imparoriçe ve ordu tarafından bir ay geçmeden kesilir. Ardından boksör ayaklanması “Çingi devir, yabancıları yok et” parolasıyla yola çıksa da “Çingi koru, yabancıları yok et” parolasına dönüşür. 1900’de batılı güçlerden oluşan kuvvetler boksörler ayaklanmasını bastırarak zaferlerini ilan eder. 1901’de batılılarla imzalanan anlaşma Şimonoseki anlaşması gibi onur kırıcı ve tazminat yükümlüdür. Bu savaş Mançu hanedanlığının hem içeride hem de dışarıda güçsüzleştiğinin göstergesidir. 1895’de Dr. Sun Yat-sen öncülüğünde ortaya çıkan cumhuriyetçi akım 1911’de çıkan askeri isyan sonrası gelişmelere yön verir. İsyan büyüyerek 1912’de 2000 yıllık Çin imparatorluğunun sonunu getirir, Cumhuriyet’e geçilir. Son imparator Pu-Yi tahttan indirilerek, Yüan Şih-kay cumhurbaşkanı seçilir. İmparatorluk sonrası kurulan cumhuriyet asker, sivil arasında el değiştirerek, Yüan ve milliyetçilik, demokrasi ve sosyalist çizgiler taşıyan Dr. Sun‘un ölümü sonrası ulusal devrimci ordunun başkomutanı olan Çang Kay-şek liderliğinde1925’te milliyetçiliği benimser.
4 Mayıs Hareketi; I. Dünya Savaşı sırasında -Japonya’nın işgalindeki toprakları kurtarırım amacıyla- Japonların müttefiki Almanlara savaş açarak Fransa’ya asker gönderir. Savaş sonrası yayınlanan Wilson prensipleri, 1840’lardan bu yana Japonya ve batılı devletlerin Çin üzerindeki tahakkümlerinin sona ereceği yolunda sevinç yaratır. Öncesinde Pekin-Japon gizli anlaşması, arkasından Japonya-ABD arasındaki Çin’in nüfuz alanı olarak gizli paylaşımı anlaşmaları yapılır.1919’da başlayan Paris konferansındaki vaatlerin yerine getirilmeyeceğini öğrenen Çinliler hayal kırıklığına uğrar. Bu olumsuzluklar atmosferinde Çin yeni yolculuğuna çıkacak fikirlerin serpilmesine meydan verir. 1917 Rus devrimi Çin’i etkiler. Bir yandan Konfüçyüs ilkelerine karşı çıkan gençliğin Marksizm’e sempatisi 4 Mayıs’ta Pekin hükümeti ve Japonya’ya karşı büyük bir öğrenci gösterisine dönüşerek halkın desteğini alarak birleşik bir cephe ortaya çıkar. Bunu okul boykotları takip eder. Çin hükümeti geri adım atarak Versay anlaşmasını imzalamaz. 1919’daki bu yurtseverlik hareketi kitlesel yapıya dönüşerek, Çin’de Marksizm’in temelini oluşturur.
Milliyetçi Partinin (Guomindang) Kuruluşu; Milliyetçi parti 1912’de Sung Ciao-cen ve Dr. Sun Yat-sen tarafından kurulur. İçerisinde milliyetçilerden radikal solculara kadar birçok düşünceyi barındırır. 1923’de SBKP danışmanları Leninist parti örgütlenmesi çerçevesinde kitleleri harekete geçirmenin propaganda tekniklerini öğreten bir enstitü açmaya yardımcı olur. Daha sonraki yıllarda Sung ve Sun’un ölümleri üzerine Çang Kay-şek 1927’de iktidarı ele alır. Sonrasında sol ve komünistlerle yolları ayırır. Aynı yıl Mao’nun önderlik ettiği köylü ayaklanması bastırılır.1927–37 yıllarında milliyetçiler tüm Çin’i kontrol altına alır.
JAPON İŞGALİ ve II. DÜNYA SAVAŞI
1936’da Japon şirketine ait Mukden yakınlarındaki demiryolunun sabotajından Çin’i sorumlu tutarak 1937’de Mançurya’yı işgal eder. Çin’in Milletler Cemiyetinden yardım talebi destek görmez. Japon ve Çin askerleri Pekin yakınlarındaki Markopolo köprüsünde çatışırlar. Japonya 1941 Pearl Harbour baskınına kadar resmen savaş ilan etmese de Pasifik savaşı kapsamında Şanghay ve Nancıng’ı işgal eder.
Savaş sürecinde Tayvan’ın konumu bir üs niteliğindedir. Japon ordusu için ”gönüllüler özel ordusu” olarak savaşa katılan 200 bin Tayvanlıdan 30 bini hayatını kaybeder. 15 Ağustos 1945’de Japonların mağlubiyet ilanı bağımsızlık mücadelesi başlatsa da başarılı olamaz illegal olarak devam eder. Guomindang adada faaliyetlerini artırır. Japonların çekilme kararı sonucu Tayvan, Çin’in eyaleti olur. 1947’de Çin tarafından Japonlara ait bütün tesisler millileştirilir, Yuan resmi para olur.
Çin İç Savaşı (1945–49)
1927’den sonra Mao’nun önderlik ettiği köylü ayaklanmaları 1934’de “uzun yürüyüş” olarak (12.000 km) komünistleri öne çıkarır. Japonya’nın işgali üzerine 1936’da Guomindang ve ÇKP arasında Japonlara karşı Birleşik Cephe kurulur.
1944’de ABD büyükelçisi Hurley Guomindang ve ÇKP arasındaki alevlenen çatışmalara arabuluculuk ederek uzlaşı sağlar. Japonların teslimiyetine yakın komünistlerin Japonların işgal ettiği yerleri alarak yerleşmeleri milliyetçileri tedirgin eder. Yer yer Japonlarla güç birliği yaparak komünistlerle çarpışan milliyetçiler ABD ile de işbirliği yapmaktadır. Yalta anlaşması gereği Japonlara savaş açan Sovyetler Japonların tesliminde Mançurya’ya girer ve Çin’le dostluk ve işbirliği anlaşması yaparak 3 ay içinde çekilme taahhüdü verir. Milliyetçilerin Japonlardan ve Sovyet askerlerinden boşalacak yerlerin komünistlerce doldurulmasını önlemek amacıyla Sovyetlerin çekilmesini geciktirme talebi bir yıl işler. Sovyetler bu süreçte ABD’nin bölgede ki nüfuzuna karşılık kendine yandaş olan ÇKP’yi destekleyerek güçlenmesine yardımcı olur. Komünistler böylece Mançurya’da güçlenir. ABD başkanı Truman, Hurley’i başarısız bularak Marshall’ı görevlendirir.
Marshall Çin’deki milliyetçiler ve komünistleri bir araya toplayarak uzlaştırır. Kuzey Çin’deki askeri faaliyetlerin son bularak merkezi hükümetin Mançurya ve Japon işgalindeki yerlere kuvvet göndermesi kararına varılır. II. Dünya Savaşı sürecinde Guomindang’ın olduğu gibi ÇKP-ABD ve SSCB ilişkileri olumlu-olumsuz yelpazeler içerir.
Milliyetçiler ve komünistler arasındaki anlaşmanın çatlak vermesi sonucu iç savaş bütün şiddetiyle sürer. Milliyetçilere ABD yardım yaparken, komünistlere Sovyetler yardım yapar. Komünistler, 1946’dan itibaren Çin Halk Kurtuluş Ordusunu kurarak düzenli orduya ulaşır. 1947 Truman doktrini çerçevesinde oluşturulan yardımdan Sovyet tehdidinde olmadığından Çin pay alamaz. Ocak 1949’da milliyetçiler iç savaşın mağlubu olunca Çang taraftarlarıyla Tayvan’a geçer, iç savaş anakarada biter.
Milliyetçi Partinin (Guomindang) Düşüşü ve Komünistlerin Yükselişi; İmparatorluk sonrası kurtarıcı rol oynayan Milliyetçi parti iç-dış nedenlerle yıpranmış, komünistler tarafından çökertilmiştir. ÇKP’nin yükselmesinde temel neden ülke genelinde “toprak reformu” sözüne dayanır. 1921 sonrası güçlenen parti kitlelere “halk savaşı” doktrinini benimsetir. Bunun için 4 kuruluş oluşturulur. Bu birimlerle (1.Milis birimler, 2.Yerel savunma birlikleri, 3.Kadın birliği, 4.Çiftçi birliği) Savaş ve toprak ağalarına ve de onların yaşam kaynağı feodalizme karşı top yekün mücadele başlatılır.
Milliyetçi Çin’in Doğuşu; Tayvan artık 1949’da Milliyetçi Çin’in doğuşuna sahne olur. Çang ve oğulları tarafından milliyetçi parti güçlendirilir. Anakara da ise 1 Ekim 1949’da komünistlerin önderliğinde Çin Halk Cumhuriyeti ilan edilir. (Sürecek…) (http://www.remzikocoz.com)
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder