TBMM 100 YAŞINDA…
‘Dile
kolay değil! 100 yıl önce Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde -İzmir’in işgalinin
ardından 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basılmasının 11 ay sonrasında- 23 Nisan
1920’de Milli Mücadelenin merkezi Ankara’da TBMM’nin açılışı ile bağımsızlığa
gidilen yolda Misakı Milli çerçevesinde kurulacak yeni Türk devletinin harcı
karılarak temeli atılırken, Cumhuriyet’e giden süreç başlar.’
Dünya savaşı sonunda
savaşın galibi konumundaki emperyal güçlerce imzalatılan Mondros mütarekesinin
ardından Osmanlı Devleti işgal edilirken, 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde
bir avuç insan tarafından Samsun’da yakılan İstiklal/kurtuluş meşalesi ile Anadolu’da
ulusal bir direniş başlatılır.
19 Mayıs
günü Samsun’a ayak basılmasının ardından 27 Aralık günü Ankara’ya gelene kadar
7 aylık süreçte -Mustafa Kemal Paşa iki kez İstanbul’a geri çağırılması, azledilmesi,
rütbelerinin sökülmesi, idam kararı gibi badireler atlatırken- Samsun Havza’da yurt
bütünlüğünün korunması için yayınlanan ön bildirinin ardından, “Milletin istiklalini, yine milletin azim
ve kararı kurtaracaktır” şiarıyla özdeşleşen ve ulusal bağımsızlık mücadelesinin ilk bildirgesi olan Amasya tamimi
ile Kurtuluş yolunda örgütlenme Erzurum Kongresi ile yerellikten bölgeselliğe,
Sivas Kongresi ile bölgesellikten ulusallığa doğru bir yükseliş gösterir.
“Manda/himaye
yok. Ya istiklal ya ölüm”
şiarı ile özdeşleşen Erzurum ve Sivas
Kongre kararlarını Ankara’ya taşıyan Mustafa Kemal Paşa başkanlığındaki Temsil
Heyeti, Anadolu'da fiili hükümet görevini yürütürken önemli kararlara/işlere imza
atar.
23 Nisan 1920’de -İstanbul’un
işgali, Milletvekillerin tutuklanması, Mebusan Meclisinin feshi gelişmeleri
sonrası- Milli Mücadelenin merkezi konumundaki Ankara’da -Anadolu ve Rumeli’den binbir güçlükle
Ankara’ya gelen vekillerce- Büyük Millet Meclisinin açılması Heyeti
Temsiliyenin öncülüğünde gerçekleşirken, Meclis tek yetkili olarak iç/dış
düşmanlarla uzun ve kanlı bir boğuşmaya girişecekti.
Ankara’da toplanan Meclise başkan
seçilen Mustafa Kemal Paşa’nın 24 Nisan tarihli konuşması ve “egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir” ilkesi ışığında
kabul
gören önerisi, Ankara’da bağımsız yeni bir Türk devletinin kuruluşunun da
habercisidir. TBMM kendisini kurucu meclis görerek devlet kurma gereklerini Misak-ı Milli ruhuyla aşama aşama
gerçekleştirecektir. Bu bağlamda 25 Nisan’da Mustafa Kemal başkanlığındaki (6
kişilik) Geçici İcra heyeti “Hıyaneti-i Vataniye Kanunu” gibi önemli kararlara
imza atarken, hükümet kurma işi hemen ele alınarak 3 Mayıs’ta (11 kişilik) TBMM
hükümeti kurulur. Ardından 1921 Teşkilat-ı
Esasiye Kanunu ile yeni Türkiye devleti ilan edilir.
TBMM, Mustafa Kemal
Paşanın önderliğinde zaman geçirmeden Kuvayi Milliye ruhunu cephelerde düzenli
orduya dönüştürmüş; Sakarya zaferinin ardından son darbeyi Büyük Taarruzla
noktalayarak, Türkün savaş ustalığını tüm dünyaya göstermiş, ulusal kurtuluşunu
gerçekleştirmiştir.
TBMM, Emperyalizm
karşısında diz çökmüş 600 yıllık bir saltanata ve halifelik bağlamında bir din
devletine son verip cumhuriyet ilkelerine dayalı bir siyasal rejimin
kurulmasına karar verirken; hem Anadolu ihtilalini hemde Türk
inkılabını başlatan önemli bir kurumdur. Egemenlik saraydan/monarşiden/padişahtan alınıp
millete/halka verilir. Ümmet yapısından millet yapısına geçilir. Osmanlı
İmparatorluğu sonlanırken ortaya çıkan yeni Türk devleti Cumhuriyet’in ilanı
ile inkılaplara girişir. Büyük önder Atatürk’ün gerçekleştirdiği bu mucizenin
ismi Türk devrimidir.
TBMM, 100 yıllık
tarihinde önemli aşamalar geçirir, daha kuruluşunda 1920’de çok önemli 3 büyük
tehlike (İç isyan/ayaklanmalar;
Yunanlıların Batı Anadolu’nun geniş bir kısmını işgali; Düzenli orduya geçiş
aşamasında Çerkez Ethem kuvvetlerinin tasfiyesi gibi) yaşanır/aşılır.
Atatürk döneminde, çok
partili yaşama geçiş -dünyada totaliter
rejimlerin öne çıktığı süreçte denenmesine rağmen- gerçekleştirilemese de
İnönü tarafından dünya savaşı sonrası 1950’de hayata geçirilir. Parlamenter
demokrasi 1960-70-80’li yıllarda git-geller yaşayacaktır. 1980 sonrası adeta karşı
devrim sürecidir. 2000’li yıllar sonrası gelinen süreçte ise demokrasi tekrar
başa sarılırken TBMM’nin 100. yılına 3 yıl kala (2017 Anayasa Referandumu) sistem değişikliği denilerek parlamentonun
devre dışı bırakıldığı tüm yetkilerin tek adamda toplandığı yürütmenin
ekseninde sistemi olmayan otokratik bir yapı oluşturulur.
Umudumuz, TBMM’nin
100.yaşında yani bugünlerde ulaşılamayan -hatta
geri sardırılan- demokrasinin, tüm demokrasi güçlerinin katılımı/mücadelesi
ile yeniden çağdaş uygarlık rotasına döndürülerek, önümüzdeki süreçte;
Cumhuriyet’in 100.yılında, 2023’de -hem
TBMM hem de Türkiye açısından tarihsel bir hedef olan- özgürlükçü bir demokrasi
ile taçlandırılmasıdır.
23.
04. 2020
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder