27 Mayıs 2020 Çarşamba

KARANTİNA GÜN(CE)LERİ - 14




‘Sanatı/ mizahı/ gülmeyi bulaşıcı sayarak aralarına mesafe koyanlar,
Asık suratlı/ kibirli/ mağrurlar;
Aslında -yaratıcılığa karşı- asosyal birer zavallıdırlar.’

DAVRANIŞ

Salgın sonrası özlem,
Eski günlere dönmek olmamalı!
Eskisi gibi olmamalı insanlık,
Yeni yepyeni duygularla bezenmeli!
Aslında o varolan,
Kenarda duran/unutageldiğimiz,
Çaresizliğimizde başvurduğumuz,
-Hoşgörü/saygı/sevgi/yardımlaşma-
Olgularla yeniden tanışmalı/barışmalı,
Bencillikten/kibirden/gururdan arınmalı,
Felsefeye/mantığa/kültüre değer verilip,
-Sapkınlıkları /canilikleri önlemek adına-
Bilime/sanata / beceriye özendirilip,
-Meta yerine ‘Kültür’ tüketimi öne çıkarılıp-
Evrensel değerler önemsenerek,
Ahlak öncelenmeli!
Yüzyıllardır süregelen,
Olumsuzluklar olumlanmalı!
Evet! Davranışları değiştirmek gerek,
-Evde/işte/yolda/trafikte-
Çağdaş yaşamı hedefleyip,
Medeni ölçülerde buluşmak adına,
-İçeride/dışarıda her yerde-
Saygıyı kendimize beklemekten öte,
Karşındakine göstermekle…

(Ankara /26. 05. 2020)
Remzi KOÇÖZ


23 Mayıs 2020 Cumartesi

YAŞAM



Aslolan İnsanları Yaşarken Değer Kılmaktır.’

Yaşam yaşadıklarınla yaşayacağındır,
Gerisi anlardır/ hayallerdir/ umutlardır,
Tabi ki paylaşılınca daha anlamlıdır.
Duygularını bir şekilde gemleme!
Hele hele bir merhabayı,
Bir şekilde iletmeyi unutma!
Sevdiklerine sevdiğini söylemeyi,
Sakın ha erteleyip öteleme!
Çünkü yaşam süprizlerle dolu,
Neyle karşılaşacağın belirsiz,
Hiçbirşeyin garantisi yok ki!
Planladığın/planlanılan gibi gitmez,
Yarın/yarınlar olacaktır ancak,
Sizler/bizler olacakmıyız bilinmez!
O zaman pişmanlıklar/ keşkeler,
Anlamsız kalıp bir işe yaramaz!
Gurur/kibir denilen egodan arınıp,
Yaşarken değer kılınıp,
Kaprislerden sıyrılınıp,
Yenmeye çalışılınca içgüdüler,
Daha büyüyecek daha da kendiniz olarak,
Bağımsız ve özgür olunacak.
O zaman göreceğiz ki;
Gök kubbede geriye hoş seda dışında,
Başka hiç birşey kalmayacak.

(Ankara / 23. 05. 2020)
Remzi KOÇÖZ


19 Mayıs 2020 Salı

19 MAYIS VE GENÇLİK ÜZERİNE…


“Ben 1919 yılı Mayıs ayı içinde Samsun’a çıktığım gün, elimde maddi hiçbir güç yoktu. Yalnız büyük Türk Ulusunun soyluluğunda doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir güç vardı. İşte ben bu Ulusal güce, bu Türk Ulusuna güvenerek başladım.” 

19 Mayıs, Türk Tarihinde ‘Kurtuluş Destanı’nın yazılmasında, ‘Kutsal Yürüyüş’ün başlangıcı, kilometre taşı olmuştur. 19 Mayıs 1919 günü Samsun’da doğan güneş, Amasya’da “Ya İstiklal Ya Ölüm” olarak şekillenerek Erzurum ve Sivas’ta gerçekleştirilen Kongreler sonucu Ankara’da Büyük Millet Meclisinin açılışı ile “Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Ulusundur” şeklinde hayatiyet kazanmıştır. Sonrasında işgalci güçler, “Misakı Milli” olarak vücut bulan topraklardan, Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası kovularak bağımsızlığa kavuşulmuştur. Samsun’da yakılan 19 Mayıs ateşi yeni Türk devletinin kuruluşuna, ardından da Cumhuriyet’e ışık tutmuştur.

19 Mayıs, Mustafa Kemal’in yeniden doğuşudur.

19 Mayıs Türklerin tarih sahnesinde yeniden dirilişidir.

Türk Kurtuluş Savaşı, Büyük Önder Atatürk’ün “19 Mayıs 1919 sabahı Samsun’a çıktım” sözleri ile başlar ve Kurtuluş sonrası büyük önder 19 Mayısı Türk Gençliğine ‘Bayram’ olarak armağan eder. “Gelecek günlere bağladıkları umutla kaynayıp coşan gençler, taze ve temiz canlarını, memleketi kurtarmak için bağışladılar!” Çanakkale’de, İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da ve diğer cephelerde Anadolu gençleri, bu toprakların bağımsızlığı uğruna kanlarını, canlarını verdiler. Çünkü o günkü genç kuşak ‘Kurtuluş’ için şehadet mertebesine ulaşacak, hem onlara olan borç hatırlanacak, unutulmayacak, hem de gelecek kuşaklar onurlandırılacaktı.

Türk gençliği kendisine armağan edilen gençlik bayramını, hafta olarak yurdun dört bir yanında her yıl coşku ile kutlamaktadır. (Lise ve yükseköğrenim çağımızda Ankara 19 Mayıs stadı Gençlik Bayramını kutladığımız ismiyle örtüşen bir alandı.) Her yıl Samsun’dan yola çıkarılan bayrak gençlerin omuzun da Amasya, Tokat, Sivas, Erzincan, Erzurum güzergahını dolaşarak, Erzincan, Sivas, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir üzerinden Ankara’ya, 19 Mayıs törenine ulaştırılır. Bu bayrak seremonisi, Türk gençliğinin Atasına, cumhuriyete ve ulusal değerlerine olan bağlılığının sembolik bir göstergesidir. Asıl olması gereken, çağdaş uygarlık yürüyüşünde neler yaptıktan öte bundan sonra neler yapmamız gerekir ve neler yapabiliriz olmalıdır.

Büyük önder Atatürk’ün bizlere yazılı olarak bırakmış olduğu eseri Söylev’i bitirirken Türk gençliğine olan inancını, bayram armağanını, Gençliğe Hitabe’yi her okuyuşumuzda özellikle gençlere verilen değer ve güvenin hiçbir ülkede, hiçbir lider tarafından gençliğinin ruhu bu kadar okşanmamış, gençlere bu kadar değer verilmemiştir. Aksine Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘Türk Gençliği’ne emanet ederek onlara olan değeri ve güveni, önemi ortaya koymuştur. 

Türk Gençliği; kendisine emanet edilen cumhuriyeti geleceğe, sonsuza taşımak için daha çok çalışmak zorunluluğundadır. Yükü ağırdır. Çağdaş uygarlık hedefine yürümekle varılamaz, koşmak gerek! Hem de en hızlısından, en uzunundan koşmak; en engellisinden atlamak, en yükseğini aşmak gerek! Büyük önderin “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır. Çalışkan olmak!” sözlerine kulak vermek yetecektir.
Atatürk’ün “Bütün ümidim gençliktedir” sözü ile artık 19 Mayıs, tarih ve takvim olarak Türk gençliği ile içice geçmiş, özdeşleşmiştir. Bu nedenle 19 Mayıs ruhu, Türk Ulusu ve Türk Gençliği nezdinde sonsuza dek yaşayacak, yaşatılacaktır.

Atatürk, yıllar öncesinden geleceği görerek yeni kurmuş olduğu cumhuriyeti gençliğe emanet ederken, onlara yatırım yaparak geleceği güvence altına almak istemiştir. Onların iyi yetişmesi, çağdaş bir kuşak olması için ülkenin aydınlarını/eğitmenlerini seferber ederek Milli Eğitim hamlesini başlatmıştır. Cumhuriyeti gençlere emanet ederken yöneticilere ve özellikle eğitimcilere;

“Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” “Cumhuriyet; fikren, ilmen, bedenen kuvvetli, karakterli muhafızlar ister.” “Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız”  sözleri ile yarınlara ışık tutmuştur.

Gençlik ile ilgili çok değişik sözler aktarabiliriz. Sözlerden öte uygulamada gençlere aktarılanlar üzerinde durmamız önem arzetmektedir. İnsan yaşamında dönem olarak, biyolojik evriminde süreç olarak gençlik önemli bir geçiştir, devredir. Bu dönemin sağlıklı yaşanması gençler için olduğu kadar, o ülke içinde çok önem arz edecektir. Genç kuşağın dinamizmini bilgi toplumu ile örtüştüren ülkeler/toplumlar şimdiden geleceği kazanmış olacaklardır.

19 Mayıs ruhunun, 21. yüzyılda da Türk Ulusu ve Gençliğinin önünde meşale olarak nesilden nesile aktarılacağı inancıyla;

Büyük önderin “Ey Türk Gençliği” sözleriyle başlayan Gençliğe Hitabesini yeniden anımsayarak nice 19 Mayıslara…

“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, 

Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” 

19 Mayıs 2019

Remzi KOÇÖZ

16 Mayıs 2020 Cumartesi

KARANTİNA GÜN(CE)LERİ - 13



“En büyük körlük, Nankörlüktür.” (Hacı Bektaş-i Veli)

MİRASYEDİ

Bu Ülke, bu Cumhuriyet,

Büyük önder Atatürk önderliğinde,

Bağımsızlık Savaşı ardından,

Lozan'da diplomasi mücadelesi sonrasında,

-Devrimlerle, ulusal kankınmayla-

Anadolu insanının fedakarlığı ile

Bir bir taşları döşenerek,

-Mirasyediler yesin diye değil-

İlerlesin/gelişsin/refaha ulaşsın

İnsanları daha özgür yaşasın diye,

Sonraki kuşaklara emanet edilir,

Kurucu önderin ardından,

Ülkenin yönetimini yüklenen,

Tarihe ve tarihte geçmiş kişiliklere,

Vatanı için savaşmış,

Ama sonraki savaşlarda,

Diplomasiyi kullanarak ülkeyi savaşa sokmamış,

Savaşlarla harap olmuş ülke kalkınması için,

Gecesini gündüzüne katmış,

En önemlisi de paraya tamah etmeyip, 

Devletin kasasını gözü gibi koruyup,

Yetimin hakkını ‘Beytülmal’ anlayışıyla sahiplenmiş,

Cumhuriyeti yüceltmek adına,

Tüm benliğini ülkesine adamış,

Özgür/bağımsız bir ülke bırakmış,

Emperyalizme diz çöktürüp,

Tarih yazmış ender kahramanlara,

Tarihe geçmiş önder şahsiyetlere;

Nankörlük ve kıymet bilmezliği,

-Bırakın saygı duymayı, dua etmeyi-

Mirasyediler gibi satıp bitiremedikleri emanetleri,

Hakaret edip yok sayarak, kendine pay çıkarmayı,

-Siyaset cambazlığı ve cehaletin gölgesinden öte-

Siyasi başarı ve ustalık olarak alkışlatan anlayışı,

Tarih not düşecek/ unutmayacaktır.

(Ankara / 15. 05. 2020)

Remzi KOÇÖZ


12 Mayıs 2020 Salı

KARANTİNA GÜN(CE)LERİ - 12



“Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür.” (M. Kemal ATATÜRK)

YURTSEVERLİK

Tarihten günümüze;
Filozofların/ düşünürlerin eserleri,
Doğudan-Batıya evirilip,
Reform ve Rönesans’la,
Sonrasında Aydınlanmayla,
Aydınlanırken Batı dünyası,
Doğunun Batısında,
Batının hegemonyasına karşı,
-Direnerek/savaşarak-
Küllerinden doğan bir Cumhuriyet,
Atatürk’le/ Devrimlerle Aydınlanır.
Emperyalizme/sömürüye,
Hizmet karşılığında,
İktidara ulaşanlar,
Muhafaza/kârlık adına,
Aydınlanmaya karşı,
İlk fırsatta dogmalarla,
-Sanata/kültüre/ilerlemeye-
Çağdaş eğitime saldırarak,
Toplumsal bağışıklığı zayıflatmakta.
Karanlığın gölgesinde,
-Aydınlanamayan toplumlar-
Akıldan/bilimden uzakta,
Huzuru/demokrasiyi,
Sosyal devleti bulamayıp,
Plansız/programsız,
Kargaşa/kaosla yaşayıp,
Hukuk ve adaleti aramakta.
İnsanlık için yaygın ve tehlikeli,
-Cehalet ve sahte inançlara karşı-
Ülkesini/halkını sevenlerce,
-Kapsamlı/tutarlı/kararlı-
Toplumsal mücadele öncelik,
Yurtseverlik gereğince…

(Ankara / 12. 05. 2020)
Remzi KOÇÖZ

10 Mayıs 2020 Pazar

ANA / ANNE





‘Yaradan’ın yeryüzündeki Yaratıcıları; Tüm Kadınlara...’

ANA / ANNE

Dokuz aylık bir süreçte;
İçinde taşır / aşerer,
Can’ı için beslenir,
Tehlikelerden sakınıp,
Sonrasında dünyaya,
Yeni bir Can getirir.
Göbek bağı kesilse de;
Yaşam bağı ile bağlanıp,
Sütüyle emzirirken,
Ninnilerle uyutup,
Geceleri uykusuz hep yanında,
Gözü üzerinde her daim.
Onunla ağlar/ gülüşür,
Emekletip yürütür,
Koruyup kollayarak,
Kem gözlerden sakınır,
Mavi boncuk takınıp,
Sevgi ile büyütür.
Yemez yedirir/ giymez giydirir,
Önce anlatıp/ sonra konuşturur.
Oyunlar oynatır,
-Hamurla/çamurla/oyuncakla-
Doğayla tanıştırır,
-Çiçekle/böcekle/hayvanla-
Arkadaşı olana kadar,
-Topluma katılana dek-
Yoldaşıdır/sırdaşıdır.
Birlikte okulunur,
Geçilir sınıflar bir bir.
Beraber büyünülüp,
İş/meslek sahibi olunsa da;
-Evlensen de/ ev kursan da-
Onun için hiç büyümeyen,
Hep çocuksundur.
Yaşamı paylaşan,
Nesilleri yaşatan,
Bizleri ayakta tutan,
-Dağ gibi/mangal gibi-
Anaların yürek gücü,
Ve eksilmeyen duaları,
Ve de hiç tükenmeyen
Kocaman Sevgileri…
(Ankara / 10. 05. 2020)
Remzi KOÇÖZ

8 Mayıs 2020 Cuma

KARANTİNA GÜN(CE)LERİ - 11



SORGULAMA

Bugün çevreye / gökyüzüne bakarak;
-Denizi/gölü/nehiri/dağı/tepeyi-
Nasıl ranta çevirebiliriz diyen anlayış,
Doğanın tahribi sonucu oluşan,
Vede oluşabilecek afetler sonrasında;
Topluma/kitlelere imtihandan bahsedip,
Teslimiyeti önermekte.
Ancak yönetim başarısızlıklarında;
Bırakın hesap vermeyi,
Allah/Millet affetsin diyerek,
-Uyuyan vicdanlara ve cehalete güvenerek-
Teslimiyeti bile kabullenmemekte.
Toplumsal yaşamda adalet arayanlar;
-Haksızlıkları/hukuksuzlukları/yanlışlıkları-
Sorgulayıp hesap sorduğunda,
Ve bunlar sayı olarak çoğaldığında,
Umutlar yeniden yeşerecektir.

(Ankara / 07. 05. 2020)
Remzi KOÇÖZ


5 Mayıs 2020 Salı

KARANTİNA GÜN(LÜK)LERİ - 4




CAMBAZ

‘Değerleri değersizleştirirseniz, gün gelir sizde değersizleşirsiniz.’
Her seçilmişin/yöneticinin bir kredisi vardır. Bakiyesi/limiti dolduğunda kimse ömrü billah toplumun/kurumun başında kalamaz. Hele kendinden sonra istediğini seçtirip/atayarak miras bırakırım diyorsa saltanat rüyası 21. yy’da tutmaz.
Sanatçılar sahnede oynarlar. Yani oyununa göre rol yaparlar. Sonrasında başka bir oyuna başlayıp yeni bir rol üstlenirler. Toplumları yönetenlerin de uzun uzadıya farklı varyasyonlarla mağduriyet/kötüleme/böbürlenme şeklinde rol yapmaları halinde ise insanlar artık cambaza bakarak cambazın cambazlığını açığa çıkarmasını da bilirler.
Toplumlar ergeç yanlışı/yalanı/kibiri gördükleri nokta da başa getirdikleri insanları/yöneticileri değiştirmesini de bilirler. Hele tarihte buna örnek çokça gelişmeler yaşanmıştır. Kifayetsiz muhteris olarak adlandırılırlar.
Demokrasi kültürünün yeterince gelişmediği toplumlarda yönetime gelenler makamlara doyamazlar. Ancak her çıkışın bir inişi, her başlayışın bir sonu vardır. Bu bir nevi doğanın kanunudur. Yani eninde sonunda gecikmelide olsa film biter.
Kimine göre görev kimine göre saltanat sona erer.
Önemli olan finali onurlu/şerefli/namusluca tamamlayabilmek yoksa saygınlığını kaybetme / kendini değersizleştirme durumları da yok değil!
Sonuçta makamlardan güç alan niceleri tarih oldular.
Saygı sevgi ve selamlarımla...

05. 05. 2020
Remzi KOÇÖZ






1 Mayıs 2020 Cuma

EMEK (Şiir)




EMEK

En yüce değerdir,
Alın teridir.
Tarlada / ekinde;
Tohumun serpilip gelişmesinde.
Fabrikada / üretimde;
Makinelerin/dişlilerin arasında,
Çarkların dönmesinde.
Maden ocağında;
Yerin metrelerce altında,
Karanlık dehlizlerde.
Şantiyede / inşada;
Tünelin ucunda,
Vincin tepesinde,
Köprüler/kuleler inşasında.
Dünyayı her yeni günde,
Yeniden kurmakta,
Emek…
Ekmekleri/geçimleri;
Bölüşüp paylaşarak,
Yaşama anlam katıp,
Daha yaşanılır kılan,
Uğraşları/çabaları,
Olağanlığa fark katan,
İşçilerin beden gücü,
Beyaz yakalıların zihin gücü,
Hizmetlerin birleşimi,
İnsanlık için değer yaratan,
Tüm emekçilere;
1 Mayısla özdeşleşmiş,
Emek ve dayanışma gününde,
Selam olsun selam…

(Ankara / 1 Mayıs 2020)
Remzi KOÇÖZ


Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz