27 Mayıs 2020 Çarşamba
KARANTİNA GÜN(CE)LERİ - 14
23 Mayıs 2020 Cumartesi
YAŞAM
19 Mayıs 2020 Salı
19 MAYIS VE GENÇLİK ÜZERİNE…
“Ben
1919 yılı Mayıs ayı içinde Samsun’a çıktığım gün, elimde maddi hiçbir güç
yoktu. Yalnız büyük Türk Ulusunun soyluluğunda doğan ve benim vicdanımı
dolduran yüksek ve manevi bir güç vardı. İşte ben bu Ulusal güce, bu Türk Ulusuna
güvenerek başladım.”
19 Mayıs, Türk Tarihinde ‘Kurtuluş
Destanı’nın yazılmasında, ‘Kutsal
Yürüyüş’ün başlangıcı, kilometre taşı olmuştur. 19 Mayıs 1919 günü
Samsun’da doğan güneş, Amasya’da “Ya İstiklal Ya Ölüm” olarak
şekillenerek Erzurum ve Sivas’ta gerçekleştirilen Kongreler sonucu Ankara’da Büyük Millet Meclisinin açılışı ile “Egemenlik,
Kayıtsız Şartsız Ulusundur” şeklinde hayatiyet kazanmıştır.
Sonrasında işgalci güçler, “Misakı
Milli” olarak vücut bulan topraklardan, Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası
kovularak bağımsızlığa kavuşulmuştur. Samsun’da yakılan 19 Mayıs ateşi yeni Türk devletinin kuruluşuna, ardından da
Cumhuriyet’e ışık tutmuştur.
19 Mayıs, Mustafa Kemal’in
yeniden doğuşudur.
19 Mayıs Türklerin tarih
sahnesinde yeniden dirilişidir.
Türk Kurtuluş Savaşı, Büyük Önder Atatürk’ün “19 Mayıs 1919 sabahı Samsun’a çıktım” sözleri ile başlar ve Kurtuluş sonrası büyük önder 19 Mayısı Türk Gençliğine ‘Bayram’ olarak armağan eder. “Gelecek günlere bağladıkları umutla kaynayıp coşan gençler, taze ve temiz canlarını, memleketi kurtarmak için bağışladılar!” Çanakkale’de, İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da ve diğer cephelerde Anadolu gençleri, bu toprakların bağımsızlığı uğruna kanlarını, canlarını verdiler. Çünkü o günkü genç kuşak ‘Kurtuluş’ için şehadet mertebesine ulaşacak, hem onlara olan borç hatırlanacak, unutulmayacak, hem de gelecek kuşaklar onurlandırılacaktı.
Türk gençliği kendisine armağan edilen gençlik
bayramını, hafta olarak yurdun dört bir yanında her yıl coşku ile
kutlamaktadır. (Lise ve yükseköğrenim çağımızda Ankara 19 Mayıs stadı Gençlik
Bayramını kutladığımız ismiyle örtüşen bir alandı.) Her yıl Samsun’dan yola
çıkarılan bayrak gençlerin omuzun da Amasya, Tokat, Sivas, Erzincan, Erzurum
güzergahını dolaşarak, Erzincan, Sivas, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir üzerinden
Ankara’ya, 19 Mayıs törenine ulaştırılır. Bu bayrak seremonisi, Türk
gençliğinin Atasına, cumhuriyete ve ulusal değerlerine olan bağlılığının
sembolik bir göstergesidir. Asıl olması gereken, çağdaş uygarlık yürüyüşünde neler
yaptıktan öte bundan sonra neler yapmamız gerekir ve neler yapabiliriz
olmalıdır.
Büyük önder Atatürk’ün bizlere yazılı olarak
bırakmış olduğu eseri Söylev’i bitirirken Türk gençliğine olan inancını, bayram
armağanını, Gençliğe Hitabe’yi her okuyuşumuzda özellikle gençlere verilen
değer ve güvenin hiçbir ülkede, hiçbir lider tarafından gençliğinin ruhu bu
kadar okşanmamış, gençlere bu kadar değer verilmemiştir. Aksine Türkiye
Cumhuriyeti’ni ‘Türk Gençliği’ne emanet ederek onlara olan değeri ve güveni,
önemi ortaya koymuştur.
Türk Gençliği; kendisine emanet edilen cumhuriyeti
geleceğe, sonsuza taşımak için daha çok çalışmak zorunluluğundadır. Yükü
ağırdır. Çağdaş uygarlık hedefine yürümekle varılamaz, koşmak gerek! Hem de en
hızlısından, en uzunundan koşmak; en engellisinden atlamak, en yükseğini aşmak
gerek! Büyük önderin “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye
ihtiyacımız vardır. Çalışkan olmak!” sözlerine kulak vermek yetecektir.
Atatürk’ün “Bütün ümidim gençliktedir” sözü ile artık 19 Mayıs, tarih ve takvim
olarak Türk gençliği ile içice geçmiş, özdeşleşmiştir. Bu nedenle 19 Mayıs
ruhu, Türk Ulusu ve Türk Gençliği nezdinde sonsuza dek yaşayacak,
yaşatılacaktır.
Atatürk, yıllar öncesinden geleceği görerek yeni
kurmuş olduğu cumhuriyeti gençliğe emanet ederken, onlara yatırım yaparak
geleceği güvence altına almak istemiştir. Onların iyi yetişmesi, çağdaş bir
kuşak olması için ülkenin aydınlarını/eğitmenlerini seferber ederek Milli Eğitim
hamlesini başlatmıştır. Cumhuriyeti gençlere emanet ederken yöneticilere ve
özellikle eğitimcilere;
“Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” “Cumhuriyet; fikren, ilmen, bedenen kuvvetli, karakterli muhafızlar ister.” “Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız” sözleri ile yarınlara ışık tutmuştur.
Gençlik ile ilgili çok değişik sözler aktarabiliriz. Sözlerden öte uygulamada
gençlere aktarılanlar üzerinde durmamız önem arzetmektedir. İnsan yaşamında
dönem olarak, biyolojik evriminde süreç olarak gençlik önemli bir geçiştir,
devredir. Bu dönemin sağlıklı yaşanması gençler için olduğu kadar, o ülke
içinde çok önem arz edecektir. Genç kuşağın dinamizmini bilgi toplumu ile örtüştüren ülkeler/toplumlar şimdiden geleceği
kazanmış olacaklardır.
19 Mayıs ruhunun, 21. yüzyılda da Türk Ulusu ve
Gençliğinin önünde meşale olarak nesilden nesile aktarılacağı inancıyla;
Büyük önderin “Ey Türk
Gençliği” sözleriyle başlayan Gençliğe Hitabesini yeniden anımsayarak nice 19
Mayıslara…
“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen,
Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”
19 Mayıs 2019
16 Mayıs 2020 Cumartesi
KARANTİNA GÜN(CE)LERİ - 13
“En
büyük körlük, Nankörlüktür.” (Hacı Bektaş-i Veli)
MİRASYEDİ
Bu Ülke,
bu Cumhuriyet,
Büyük
önder Atatürk önderliğinde,
Bağımsızlık Savaşı ardından,
Lozan'da diplomasi mücadelesi sonrasında,
-Devrimlerle, ulusal kankınmayla-
Anadolu insanının fedakarlığı ile
Bir bir taşları döşenerek,
-Mirasyediler yesin diye değil-
İlerlesin/gelişsin/refaha ulaşsın
İnsanları daha özgür yaşasın diye,
Sonraki kuşaklara emanet edilir,
Kurucu önderin ardından,
Ülkenin yönetimini yüklenen,
Tarihe
ve tarihte geçmiş kişiliklere,
Vatanı
için savaşmış,
Ama
sonraki savaşlarda,
Diplomasiyi
kullanarak ülkeyi savaşa sokmamış,
Savaşlarla
harap olmuş ülke kalkınması için,
Gecesini
gündüzüne katmış,
En
önemlisi de paraya tamah etmeyip,
Devletin
kasasını gözü gibi koruyup,
Yetimin
hakkını ‘Beytülmal’ anlayışıyla sahiplenmiş,
Cumhuriyeti
yüceltmek adına,
Tüm
benliğini ülkesine adamış,
Özgür/bağımsız
bir ülke bırakmış,
Emperyalizme
diz çöktürüp,
Tarih
yazmış ender kahramanlara,
Tarihe geçmiş
önder şahsiyetlere;
Nankörlük
ve kıymet bilmezliği,
-Bırakın
saygı duymayı, dua etmeyi-
Mirasyediler
gibi satıp bitiremedikleri emanetleri,
Hakaret
edip yok sayarak, kendine pay çıkarmayı,
-Siyaset cambazlığı ve cehaletin gölgesinden öte-
Siyasi
başarı ve ustalık olarak alkışlatan anlayışı,
Tarih not
düşecek/ unutmayacaktır.
(Ankara / 15. 05. 2020)
Remzi KOÇÖZ