Eğitim ve Gençlik…
Memlekette
herşey kurumaya yüz tuttu. Yıllar öncesinde "önce ekmekler bozuldu"
denilirken pek anlam verememiştim. Sonrasında haftalık/aylık edebiyat/şiir
içerikli dergilerden mizah/aktüel içerikli Kültür ağırlıklı dergiler birer
birer kayboldular. Onun yerini yeme/içme gibi mide ağırlıklı gereksinimler aldı
yani tüketim kültürü gelişti. Sanatın öncüsü konumundaki edebiyat/şiir /mizah
yoksunu bir toplum olma yolunda koşar adım gidiyoruz. Okumak artık her açıdan
-okur/yazarlık yeterli sayılarak- ikinci hatta arka plana atıldı.
Nereden
geldim bu konuya!
2018
yılı sonbahar ayları gibi Ana-Baba ziyareti için Ankara’dan Karasu’ya gelirken
yolculuk esnasında
Düzce-Akçakoca yolunun 50 km daha kısa vede doğal güzellikler nedeniyle genellikle
bu yolu tercih ediyordum. Araçta yalnız giderken yolda/sapakta el kaldıranlardan
aracıma aldığım işçi, öğrenci gibi değişik insanlarla yol boyunca sohbetlerim
olmuştur. Bir keresinde 14 yaşlarında 2 öğrenci denk gelmişti. Akçakoca’da
İmam-Hatip orta bölümünde okuyorlardı. (Eğitimde
gelinen nokta ve imam hatipler ayrı bir yazı konusu.) Düzce’ye gezmeye
gelmişler Akçakoca’ya dönüyorlarmış. Ailelerinin işçi ve rençber olduğunu
öğrendikten sonra önde oturan gencin sigara kokusuna dayanamadım. Sigara
içtiğinizi bilseydim arabaya almazdım dedim. Her ikisi birden amca sen hiç
içmedin mi demeleri üzerine onlardan daha küçük yaşlarda sigara içtiğimi ancak
bizim zamanımızda tv, internet gibi iletişim araçlarının olmadığını, sigara
konusunun tehlikelerine ilişkin uyarıcı bilgilendirmeler yapılmadığını, sadece
büyükler yanında içmenin ayıp/saygısızlık olduğunu sonrasındada bundan 28 yıl
önce 30 yaşlarında bıraktığımı söyledim. Sonrasında yaşımı bulmaya çalıştılar. Ancak birisi 48, diğeri 68 diye cevap verirken,
basit bir aritmetik bilgisi ile ulaşılabilecek sonucu bulmakta zorlandılar.
Neredeyse parmakları ile saymak suretiyle buldular ama doğru olup olmadığını yine
bana teyit ettirdiler. Yolculuk esnasında Tolga Çandar’ın bir müzik CD’sini
dinliyordum. Sanatçıyı bilemeyince, hadi hangi yöre müziği olduğunu bulun
dedim. İlk cevap veren Karadeniz deyince bende şafak attı. Siz yaşadığınız
bölgenin müziğini tanımıyormusunuz deyince diğeri Trakya diye cevap verdi.
Ardından sanatçının ismini ve Zeybek havası olduğunu söyleyerek cevap
vermelerini istedim. Neredeyse tüm bölgeleri saydılar ancak bir tek Ege bölgesi
akıllarına gelmeyince ben iyice sinirlenip Akçakoca çevre yolunda aracı
yavaşlatıp sizi indireyim o zaman dedim.
Onlarda amca az kaldı ilerdeki sapakta indirebilirsin demeleri üzerine, bende
bildikleri sanatçıları, ne izlediklerini, en son hangi kitabı okuduklarını
sordum. Kurtlar Vadisinin oyuncularını söyleyip, futbolcu isimleri saymalarının
ardından okul kitabı dışında hiç kitap okumadıklarını söylediklerinde bende
sapakta sağa çekip durdum. Kendilerine yaklaşık 10-15 dakika arabanın
içerisinde kendileri gibi yaşlarda komşu ilçede Karasu’da
-dershane gibi destek
olmadan- okul ve öğrenim bilgilerimizle yokluk/olanaksızlık dönemlerinde yatılı
okul sınavlarında 3 okul kazanmamın ardından birini tercih edip meslek sahibi
olduğumu paylaşırken, ülkemin eğitimde gelmiş olduğu noktayı bu şekilde gördükçe
vede düşündükçe hüzünleniyordum.
Geçmişte
Karasu’da görev yapan elleri öpülesi Cumhuriyet öğretmenlerinin hepsinin bizler
üzerinde ayrı ayrı emekleri/katkıları vardır. Yaşamını yitirenlere rahmet,
geride kalanlara nice sağlıklı yıllar temennisiyle minnet ve şükranlarımı
sunuyorum.
Saygı, sevgi ve selamlarımla…
Remzi
KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder