‘1876 tarihli ilk Osmanlı anayasası “Kanun-ı Esasi” uyarınca, birçok temel özgürlüğün (Bağımsız yargı/hakim teminatı gibi) devletin ana hukuki metnine girmesi önemli gelişmelerdir. Ayrıca Türk tarihinde ilkler açısından genel seçimler yapılıp parlamento oluşturulmuştur.’
Abdülhamid/ İstibdat/ Payitaht/ Dersaadet...
Osmanlı’da Meşrutiyet ilanının ardından II.
Abdülhamid’in Anayasayı askıya alarak kurduğu İstibdat dönemi (1878-1908) olarak
adlandırılan baskıcı rejim 30 yıl sürer. Balkanlar ve Kafkas cephelerindeki
Osmanlı-Rus savaşlarının getirdiği kayıpların (Sırbistan, Karadağ, Romanya,
Bulgaristan’ın bağımsızlıkları; Bosna-Hersek’in Kıbrıs’ın, Mısır’ın, Tunus’un
işgali; Girit, Makedonya, Yemen isyanları gibi) ve başarısızlıkların
ardından İstanbul’da Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar İdaresi) kurulması
İmparatorluğun çöküşüne giden yolda mihenk taşlarıdır. Devletin
borçlanıp ödeyememe sıkıntısı sonucu Duyun-u Umumiye teslim olmuş, milli
özelliğini kaybetmiş, uluslararası sermayenin yönetimine girmiştir.
1900’ler Abdülhamid’in tahta çıkışının 25.yılında kutlama
hazırlıkları çerçevesinde; Posta pulları basılmış, mendilden şapkaya hatıra
eşyaları yapılıp satılmış. Devletin hazinesinde para yok ama eşraftan paralar
toplanıp “Hamidiye” adlı çeşmeler, köprüler, saat kuleleri yapılmış. Birde
cülus şenlikleri, ülkenin her yerindeki cami cemaatinden “padişahım çok yaşa”
sesleri çınlamış. -Yani o günlerde itibardan
tasarruf edilmezken- 20. Yy. başında Babıali/hükümetin
bütün işi gücü bu kısır döngüyü devam ettirme/yeni borçlar bulma uğraşıymış.
Osmanlı’da 19. yy ortalarından itibaren Avrupa ülkeleriyle
yapılan ticari anlaşmalar ile “Avrupa pazarıyla bütünleşiyoruz” derken sonuç
tam tersine gelişerek ihracat yerine Avrupa mallarının ithalatı almış başını
gitmiş. Devletin/sarayın lüks harcamaları da artınca bankalardan/sarraflardan
ve dış devletlerden borç üzerine borç alınması usul haline gelirken bir sarmal
oluşmuş, faizler Avrupa’da %3-5 arasında iken Osmanlı’ya borç verilirken bu
oranlar 12-20’yi bulmuş ve sonuç olarak mali sistemin iflası anlamına gelen
Duyun-u Umumiye kurulmuş (1881).
Devletin başkenti İstanbul’un ‘Maliye/İç-dış ticaret/Diplomasi’ açılarından da ‘Payitaht’ (tahtı taşıyan yer) ve ’Dersaadet’ (mutluluk kapısı) adlandırılmaları gerçeklerle pek uyuşmaz. Dönem Abdülhamid dönemidir. Geçmişte kimilerine göre Kızılsultan olarak adlandırılırken günümüzde Uluhakan unvanı ile taçlandırılan Abdülhamid dönemi; en çok toprak kaybedilen bir dönemdir, yönetim açısından da ‘temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı’ İstibdat dönemidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder