26 Eylül 2021 Pazar

TARİHTEN -Tarih Sayfalarından- NOTLAR – 16

“Türkiye Cumhuriyeti, İslam toplumları tarihinde gerçekleştirilen en büyük uygarlık projesidir. 20. yüzyılın en büyük toplumsal devrimi, Türk devrimidir. Şimdilerde ise maalesef, İslam toplumlarının çağdaş dünyayla sürüp giden uyuşmazlığı, Türkiye'ye de bulaştırıldı.  Emperyalizm ve ulaklarının en büyük çabası, Türkiye devriminin yaşamsal kavramlarının içini boşaltmaktır, bunun aracı olarak da Cumhuriyet simgelerini yok etmektir. Çünkü Atatürk erişemeyecekleri yüksekliktedir!”  Prof. Doğan KUBAN

Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Yeniden Meşrutiyet

          Türk Siyasi Tarihi açısından 1876’da Meşrutiyet ilanının ardından ilk Osmanlı anayasası “Kanun-ı Esasi” uyarınca, birçok temel özgürlüğün (Bağımsız yargı/hakim teminatı gibi) devletin ana hukuki metnine girmesi önemli gelişmelerdir. Ayrıca Türk tarihinde ilkler açısından genel seçimler yapılıp parlamento oluşturulmuştur. Meşrutiyet ilanının 2 yıl sonrasında 1878’de Sultan II. Abdülhamid’in Anayasayı askıya alarak kurduğu İstibdat dönemi (1878-1908) olarak adlandırılan baskıcı rejim 30 yıl sürer.

1908’de ilan edilen II. Meşrutiyet ile Kanuni Esasi’de -31 Mart Ayaklanmasının bastırılmasından ve Abdülhamid’in tahttan indirilmesinden sonra- yapılan 1909 değişiklikleriyle parlamenter hükümet sistemi benimsenip, meşrutiyet ya da anayasal monarşi gerçekleşirken, Heyet-i Ayan kararnamesi ile “hakimiyeti milliye ilkesi” anayasal tarihimize girmiştir.

Mutlakıyet idaresi, Meşrutiyet çerçevesinde parlamenter rejime dönüştürülmüş, Meclis’in kabineyi/hükümeti düşürmesi kolaylaştırılıp, hükümetin Meclis’i feshi hemen hemen hukuken imkânsız hale getirilmiş, hükümet Meclis’e tamamen tâbi bir duruma sokulmuştur. Meclis’in bağımsızlığını sağlamak amacıyla Kabinenin padişah yerine, Meclis’e karşı sorumluluk sistemi oluşturularak demokratik bir denetim sistemi ile Padişahın (yasama ve yürütme üzerindeki) 1876’daki yetkisi sınırlanmıştır.

Meşrutiyete geçişte öncü konumundaki İttihat ve Terakki dönemi savaşların ve siyasal çalkantıların ardından Yasama ve Yürütme bağlamındaki yetkiler İttihatçı önderlerin elinde toplanırken, serüvenci dış politikaları sonucu I. Dünya Savaşına girilmesinin ardından Meclis tatil edilerek devlet yönetimi -kanun hükmünde kararnamelerle “yok kanun, yap kanun” kaidesi bağlamında- tamamen yürütmenin inisiyatifine bırakılır.

Sonuç olarak, İstibdat dönemine son verip Meşrutiyeti ilan ederek Abdülhamid’i tahtan indiren -en etkili siyasal ve askeri güç haline gelen- İttihatçılar -olumsuz gidişatı durduramadıkları gibi- imparatorluğun bütünüyle çökmesinde büyük pay sahibi olurlar.

II. Meşrutiyet’in bitimine ilişkin 1918-1920-1922 gibi farklı görüşler vardır. Türk Devrim Tarihi üzerine önemli çalışmaları olan Prof. T. Zafer TUNAYA’ya göre -zaman sınırlarını tespit etmek ilk bakışta yalnız tarihçiyi ilgilendiren bir sorun olarak görünse de- Meşrutiyet Dönemi, Mondros Mütarekesi ve ardından Meclisi Mebusanın feshi ile 1918 yılında son bulmuştur.

Bazı tarihçiler (Mahmut GOLOĞLU gibi) 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışından itibaren Cumhuriyete giden süreci -1920-1923 dönemini- III. Meşrutiyet olarak dile getirselerde, aslında III. Meşrutiyet, 21.yy’da Türkiye’nin gündemine -15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında- yasama ve denetim gücü olan parlamentonun -100 yıllık bir tarihsel gelişimin aksine- işlevsiz/devre dışı bırakılıp tüm yetkilerin bir kişiye / tek adama verilmesi sonucu girecektir. (23.09.2021)

Remzi KOÇÖZ

*Cumhuriyet/Bilim ve Teknoloji vede Herkese Bilim Teknoloji dergisinde ilerlemiş yaşına rağmen yazmaya, toplumu aydınlatmaya devam eden, Cumhuriyet kuşağı, uygarlık/aydınlanma savaşçısı, kent/çevre/doğa dostu, bilim/düşün/kültür adamı, bilge insan; Toprağın bol, ışıklar içerisinde olsun, güle güle: Doğan KUBAN...

19 Eylül 2021 Pazar

TARİHTE BUGÜN (19 Eylül 1921)

TARİHTE BUGÜN
-100 Yıl Önce: 19 Eylül 1921-

Sakarya Savaşı/Zaferi sonrası TBMM, 100 yıl önce bugün 19 Eylül 1921 günü Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya "gazi ve mareşal" unvanlarını vermiş, o günden bugüne 19 Eylül günü, Gaziler Günü olarak kutlanagelmiştir.
Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve 
Kuvayı Milliyeci (İpsiz Recep Milisi) ve İstiklal Savaşı Gazisi Dedem Hüseyin ACAR olmak üzere tüm Gazilerimize minnet ve saygıyla... 
(19 Eylül 2021)
Remzi KOÇÖZ

13 Eylül 2021 Pazartesi

TARİHTE BUGÜN (13 Eylül 1921)

 

-100 Yıl Önce: 13 Eylül 1921 / Sakarya-

“İz dövdüm
Gözlerim şavkı aktı Sakarya’nın suyuna
Sakarya’nın suları nâmın söyleşir
Hemşehrim Sakarya, öksüz Sakarya…”
 Attila İLHAN 

SAKARYA ZAFERİ / DESTANI

‘Sakarya’, Türk Kurtuluş Savaşında dönüm noktası olan, destanlar yazılan (23 Ağustos-13 Eylül 1921) 22 gün-gece çok büyük ve kanlı bir meydan savaşına sahne olurken, Türk askeri/ordusu vatanını canla başla savunmuş, -TBMM merkezi Ankara’ya 50 km uzaklıkta 100 km’lik bir alanda- işgalci güçlerin desteklediği Yunan ordusunun üstün olan gücüne direnilmiş, geçilmez denilerek düşman kuvvetler geri püskürtülmüştür.

Sakarya, Başkomutan Mustafa Kemal Paşanın askeri dehasıyla Dünya Savaş tarihine savunma/geri çekilme harekatının en güzel örneklerinden biri olarak geçerken, tıpkı Çanakkale gibi Türk tarihinde geçit vermeyen, destanlaşan yeni bir cephe olmuş, sonrasında da “Vatan, Millet, Sakarya” deyimi yurtseverlik ifadesiyle hafızalara kazınmıştır.

Mustafa Kemal Paşa; “Sakarya Savaşı’nı Subay Savaşı diye niteler". Savaşa katılan subayların beşte birinden fazlası şehit ve yaralıdır. (5.713 şehit, 18.480 yaralı, 828 tutsak, 8.629 kayıp.) Er kayıpları yeni silahaltına alınanlarla kısmen giderilebildiği halde, subay kayıplarını gidermek kolay olmayacaktır.

Sakarya Zaferi sonrası TBMM, Mustafa Kemal Paşa'ya "gazi ve mareşal" unvanlarını vermiş, askeri başarı yanında TBMM hükümetine 2 siyasal başarı kazandırmıştır: Rusya ile 13 Ekim 1921'de doğu sınırlarımızı kesin belirleyen Kars Antlaşması yapılırken, 20 Ekim 1921'de Fransa ile Ankara Antlaşması imzalanır. Bu antlaşmanın en önemli maddesi Güney cephesindeki Fransız işgal kuvvetlerinin çekilme kararıdır. Böylece Misak-ı Milli Fransızlar tarafından resmen tanınıp, uygulanması sonucu kuvvetlerimiz Batı cephesine kaydırılarak Büyük Taarruz için cephemiz daha da güçlendirilmiştir.

Türklerin 13 Eylül 1683'te Viyana önlerinde başlayan kesintisiz geri çekilmeleri tam tamına 238 yıl sonra Sakarya’da durdurulmuş, 100 yıl önce bugün 13 Eylül 1921’de Türkler ulus olarak Mustafa Kemal önderliğinde Anadolu’da/Sakarya’da yeniden dirilmişlerdir. 

Başta Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere Sakarya Zaferini / Destanını gerçekleştiren tüm Kahramanlarımıza minnet ve saygıyla...

(13 Eylül 2021)

Remzi KOÇÖZ 

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz