“Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar, Önce onurlarını, sonra özgürlüklerini daha sonra bağımsızlık ve geleceklerini kaybederler.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
EMEK ve TASARRUFLAR…
20.yy’ın
son çeyreğinde,
1978’de
memuriyet nedeniyle,
Ekonomik
güvenceye kavuşup,
Maaş
adı altında parayla tanışınca,
Ekonomik
bakış çerçevesinde,
Tasarruf
ile de tanışılır.
Gençlik
heyecanı/merakı ile
Ekonomi-Politik
bilinçlenme sürecinde;
‘İktisat/Kamu
Maliyesi/İsraf Ekonomisi’ okurken,
‘Kapital/Sermaye
- Emek - Meta - Artık Değer’ döngüsünde,
Kapitale
karşı safta yer alınır.
Marks’ın
Kapital’indeki teoriye göre;
“Maddi
malların üretimi, her toplumun varlığının ve gelişmesinin kökenidir.”
Tabi
ki görünen köy kılavuz istemez;
Üretmeden/markalar
yaratmadan,
Tüketen
toplumların dışa bağımlılıkları kaçınılmazdır.
Türk ekonomisi;
Cumhuriyet
ile başlatılan,
Tam
bağımsızlıkçı bir dış politika,
Kalkınma/sanayileşme
hamlesi,
II.
Dünya Savaşı sürecinde sekteye uğrar.
Türkiye,
Atatürk’ün;
“Ayrıcalık
tanıyan ve bağımlılık doğuracak dış anlaşmalar yapılmamalıdır”
Sözüne/vasiyetine
rağmen,
Yeniden
yapılandırma amacıyla,
-karşılıklı yardım, kredi, borçlanma gibi-
Yapılan ve ayrıcalık tanıyan ikili anlaşmalar,
Batıya bağlanmanın adımları olur.
ABD’nin;
‘Tarım öncülüğünde kalkınma stratejisi’ kabul edilip,
Sanayi
Planı’ndan vazgeçilerek,
Yeni
kapitülasyonlara kapı açılır.
Bütçenin
sürekli açık vermesi, dış borçların artması,
Dışa
bağımlı yapıyı daha da artırır.
Ve
sonrasında,
1970’li
yıllarda yaşanan krizle,
Uluslararası
sermaye kurullarınca,
İstikrar
adı altında,
1980,
24 Ocak kararları yansırken,
Yapısal
dönüşüm yaşanır.
Finans
kapital egemenlerince,
Ekonomi-politika
olarak:
Liberal
anlayış hakim kılınır.
Serbest
piyasa ekonomisi,
Para/kur
politikaları derken,
1990’lar
ortasında 94 krizi,
21.
yy’a girer girmez,
-hoş
geldin misali-
2000-2001
krizleri yaşanır.
2008-2009
küresel krizleri teğet geçse de,
2018’de
yaşanan döviz/borç krizi,
Ekonomi-politik
kararlarla kamçılanıp,
Cari
açık açıldıkça açılarak,
Enflasyon
stagflasyona ulaşınca,
2021
yılının son çeyreğinde,
Türk
Lirası aşırı değer kaybederken,
Devalüasyon
sınırında,
“Dolarize/Dolarizasyon”
sözcükleri,
Ekonomi
sözlüğüne kazandırılıp,
Toplumsal
yaşam;
Dövize/‘Dolar’a
endekslenirken,
Sermaye/emek
denkleminde,
Tasarruflar
erir, alım gücü azalır…
(Ankara
/ 21. 12. 2021)
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder