“Âcizler için imkansız, Korkaklar için müthiş gözüken şeyler,
Kahramanlar için idealdir.” (Mustafa Kemal ATATÜRK)
MİLLİ MÜCADELEDE ÖZEL KAHRAMANLIKLAR
‘Milli Mücadelenin sergüzeşt, delifişek, gözü kara silahşörleridir onlar. Yahya Kaptan, Cambaz Mehmet, Topal Osman, İpsiz Recep gibi niceleri.. Hani İngilizlerin James Bond’ları vardır. Dizi dizi filmlerle/senaryolarla dünyayı kurtarırlar. Bizimkiler ise yaşamları ile yaptıkları yiğitlikleri ile “Bir Türk Dünyaya bedeldir” sözündeki gibi sayısız Bond’lara bedeldirler.’
İstanbul ve Anadolu’da çok sayıda subay/diplomat dışında gazeteci, arkeolog, tarihçi, din adamı kimlikleriyle dolaşan, aslında işgalci güçler adına casusluk yapan çok sayıda yabancı şahıslar vardı. Özellikle İngilizlerin yoğun çabası/ propagandası/ parası etkisiyle yerli işbirlikçilerce kurulan dernekler ihanet konusunda adeta birbirleriyle yarışacaklardı.
İngilizlerin yerli Rum ve Ermeniler yanında işbirlikçi Türklerden oluşturduğu Black/Kara Jumbo isimli bir casusluk ağı, Doğuda/G.Doğuda para karşılığında İngiliz tetikçisi olan aşiretler/cemiyetler -Mustafa Kemal ortadan kaldırılınca saltanata/halifeye bağlı özerk Kürdistan’a izin verileceği vaadiyle- milli mücadele karşısında saf tutacaklardı. Cumhuriyet sonrasında da bu oluşumlar bölgesel/yöresel isyanlarla ihanete devam edeceklerdi.
İngiliz istihbaratının Çerkez planı çerçevesinde Vahdettin talimatı ile İstanbul’da Çerkez toplantısı yapılır. Çerkezleri kışkırtıp, Ethem’in etrafında toplanıp Ankara üzerine yürüteceklerdi. Şeyh Şamil’in torunu Hamza Bey, “Türk’üz Çerkeziz, daima kardeşiz. İzmir’de 1-2 sefilin hareketi bütün Çerkez alemini mütessir etti bu topraklarda Türkiye’de Çerkez istiklali istemek kadar gülünç bir şey düşünülemez” diyerek Çerkez planını suya düşürür.
Mütareke döneminde yurtdışına kaçan İttihatçı liderlerin talimatıyla Kara Vasıf ve Kara Kemal Bey’in kurduğu İttihatçı yapıdaki Karakol Cemiyeti, Milli mücadele için çalışmaya başlayıp Anadolu’ya silah/cephane/belge taşırlar. Sivas Kongresinde tüm bölgesel milli cemiyetlerin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti (ARMHC) adı altında birleştirilmesine karar verilmesine rağmen örgütünü muhafaza edip bağımsız davranmaya çalışarak, -Kocaeli Yarımadası’nı kontrol altında almak için bölgede Rum çetelerine karşı silahlı teşkilatın başına getirilen ve- kendi nüfuzlarından çıkan Yahya Kaptan’ı bölgeden uzaklaştırmaya çalışmalarının ardından şehit edilmesi sonucu (Nutuk’ta belgeler çerçevesinde bu olaydan uzun uzun bahsedilerek Karakol Cemiyetinin zafiyetlerine değinilmektedir) Ankara/Temsil Heyeti ile ARMHC’nin İstanbul teşkilatı olarak bilinen Karakol Cemiyeti ile ipler kopup temas kesilerek İstanbul’un resmen işgal edilmesinin ardından (16.3.1920) lağvedilerek “Müdafai Milliye” (MM başharflerinin okunuş itibariyle Mim Mim olarak adlandırılan) grubu kurulur.
(Atatürk’ün Çanakkale’de manga komutanı, mütareke döneminde de İstanbul'da gözü kulağı olan Topkapılı Cambaz Mehmet’in arkadaşları ile birlikte oluşturduğu grup, Samsun yolculuğunda Mustafa Kemal Paşa’yı Bandırma vapuru'na kadar koruyup eşlik ederken, vapurun güvenli bir şekilde boğazdan çıkışını takip eder. Mustafa Kemal Paşa’nın Sivas Kongresinde İstanbul’da silahlı 3 bin adamımız var şeklinde bahsettiği bu grup, semt semt örgütlenip vuruşacaktı. Sakarya Zaferi ardından Topkapılı Cambaz Mehmet, İngiliz işgal kuvvetleri Komutanı Harrington’un makam otomobilini çalıp Anadolu’ya Mustafa Kemal Paşa’ya götürüp hediye edecekti.)
MM grubu sivil/askeri alanda layıkıyla görevini yerine getirmiş, askeri hiyerarşide faaliyet gösterecek istihbarat teşkilatı olarak -Hz. Hamza’nın cesaretinden/kuvvetinden ilhamla- Hamza grubu kuruldu. Grubun deşifre olması -telgraf/kurye iletişimini sağlayan şifre anahtarının İngilizlerce ele geçirilmesi- nedeniyle ismi sırasıyla ‘Mücahid, Muharip, Felah’ grubu olarak değiştirilir. Felah grubu, İstanbul’dan Anadolu’ya 4 binden fazla insan, 40 bin tondan fazla cephane kaçırırlar. Bir diğer görevi Anadolu’ya geçen asker ve sivillerin aileleri ile ilgilenmekti. Sağlıktan tutun da mektup trafiğini sağlarlar.
Çoğu işbirliği içindeki dini yapılanmaların aksine ‘Galata Özbekler ve Kadıköy Şahkulu Sultan Tekkeleri’, Kuvayı Milliye üssü gibi çalışarak Anadolu’ya insan taşırlar.
(Yukarıda aktarmaya çalıştığım milli mücadele döneminden istihbarat oluşumları ve faaliyetlerine ilişkin bir kesit. Bu mücadele yer alan kahramanların vatan için yaptıkları tarihin tozlu sayfalarında kendine özgü bir yer edinmiştir.)
Bu ülkenin/devletin hangi cenderelerden geçilerek kurulduğunu, kurtuluşun maceracı zihniyetle zar atarak değil satranç zekasıyla ilmek ilmek örüldüğü, düşmanın oyunları açığa çıkarılıp, karşı hamlelerin doğru ve zamanında yapıldığı ve sonucunda da kurtuluşa yani başarıya ulaşıldığı görülecektir. Tabiki buradaki önderliği, büyük zekayı ve dehayı/dahiyi yenebilmek ya da unutturmaya çalışmak mümkün mü?
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder