26 Mart 2023 Pazar

ACİL DEMOKRASİ

 “Demokrasi; Temelde laik bir toplumun gereği olarak, düşünce ve ifade özgürlüğüdür... 

Tüzel devletin halk iradesinin özgürlüğünün üstüne kurulması demektir.” (Prof. Niyazi BERKES)


Gelinen noktada;

Ülkemiz açısından toplumun demokratik mekanizmalarının/kurumlarının,

(Yasama-Yürütme-Yargı başta olmak üzere Basın-Üniversiteler-Eğitim gibi)

Yerli yerine yeniden rayına oturtulup,

İşler hale dönüştürülerek daha da güçlü kılınması elzemdir.

Bunun içinde;

Tüm demokrasi yanlısı kişilerin/güçlerin,

(yani sen/ben/bizlerin/hepimizin)

Kısır çekişmelerden, sığ tartışmalardan,

Kişisel ikbal/çıkar gibi aymazlıklardan sıyrılıp kenetlenmeleri,

Toplumsal muhalefet ve siyasi aktörlerin, 

-egolarını bir kenara koyarak- 

Oluşturduğu ittifakın daha geniş bir yelpazede,

Enerjilerini sinerjiye dönüştürerek,

Katılımı/birlikteliği/dayanışması önemlidir.

Onun için farklılıklar vede egolar bir yana,

Tabiki, ‘Atatürk ve Cumhuriyet’ -Devrimleri/İlkeleri/Değerleri- ışığında,

‘Çağdaş Uygarlık’ rotasında,

Toplumsal Adalet, Huzur, Barış ve Kardeşlik güvencesi;

Öncelik: Acil Demokrasi!

(26. 03. 2023)

Remzi KOÇÖZ







18 Mart 2023 Cumartesi

ÜLKEMİN YILDIZLARI (Şiir)


Ülkemin Yıldızları *

Bu güzel ülkenin
 Birde yıldızları vardır.
            Gökyüzünde kayan,
Parlayıp sönen yıldızları...

Zaman zaman
Ortaya çıkıp,
                        Ülkeyi aydınlatıp,
Sonrasında da sönüp giden!

Ülkenin zor günlerinde
Gökyüzünden kayarak,
Görevlerini tamamlayıp
Görünmezliğe kanat çırpan!

Yepyeni yıldızlar gelir,
Yerlerine yeni yeni!
Onlarda benzer bir süreç izler,
Sonsuzluğa doğru yol alırlar.

Bu dönüşüm bu şekilde;
Çağlar boyu sürer gider.
Bir düş,
Bir masal gibi… 

O yıldızlar,
Bu güzel ülkenin bekası için
Bedenlerini kurşunlara
Siper edenler!
                       
O yıldızlar,
Son nefeslerinde
Kanları ile bu toprakları sulayan,      
Canlar!

İşte o Yıldızlar,
 ‘Ülkemin Yıldızları’ 
Şehitlerimiz!

Onlar;
            Yüreğimizde
Sonsuza değin parlayacaklar…
                                                                      
            Remzi KOÇÖZ

        *Aramızdan ayrılan tüm şehitlerimizi yüreğimize gömüp, 
          Onları rahmet/minnet/saygı ile anıyoruz. (18 Mart 2023)





12 Mart 2023 Pazar

KARANTİNA GÜN(LÜK)LERİ - 18

Bir bilim toplumunun belli şartlar altında istikrarlı olabileceğine inanıyorum. Fakat Dünya henüz bu şartların gerçekleştirilmesinden fazlasıyla uzaktadır. Özlenen istikrara ulaşmak uğruna, büyük azaplar çekmek, sarsıntılı büyük değişikliklere uğramak insanlığın kaderi olagelmiştir. İnsanlığın geleceği açısından fakirlik ve savaş düşüncesinin yok edilip, her türlü korku ve endişenin patolojik olaylar alanına itildiği, yüksek bir noktayı; belli belirsiz, silik bir şekilde de olsa farkeder gibiyiz. Bu mutlu sonuca giden yolun çok uzak olmasından korkuyorum. Fakat bu, en son ümidi de yitirmemiz için bir neden değildir.”(Bertrand RUSSEL/Has Man a Future) *

BİLİM, TOPLUMLAR VE İNSANLIĞIN GELECEĞİ ÜZERİNE…

21.yy çeyreğinde gelinen süreçte -2000’li yıllar itibariyle-, İnsanoğlu tahminen 1 milyon yaşındadır. Buna karşılık yazma sanatının bulunuşundan beri 6 bin yıl geçmiştir. Tarımın sahneye çıkışından beri geçen zaman ise bundan daha uzun değildir. Halbuki insanın fikir/düşüncelerinin şekillenmesinde esas etkin olan ‘Bilimsel Düşünce’nin yaşı henüz 350 yıl, bilimden ekonomik hayat üzerinde etkili bir tekniğin bulunuşundan itibaren geçen zaman ise ancak 200 yıl kadardır. Teknik, bu çok kısa bir zaman içerisinde görülmemiş derecede etkili olmuş ve devrimler yaratıcı bir kuvvet haline gelmiştir. Bu gelişmeler ışığında ister istemez, insan hayatındaki bir biçim değiştirmenin henüz başlangıcında bulunduğumuzu kabul etmek durumundayız. Bu gelişmenin gelecekteki görünüşü açısından ancak tahminler yürütebiliriz.

İnsanoğlunun yeryüzünde çoğalmasını 3 zafer sağlamıştır: “Hayvanların ehlileştirilmesi/evcilleştirilmesi, Tarımın sahneye çıkması, Endüstrinin doğması.”

Toplumsal bünyedeki köklü değişmeler genellikle teknik zaferlerin bir sonucu olarak başlıyor ki, buda ardısıra birtakım siyasi devrim ve reformların doğmasına sebebiyet verebiliyor. Bilimsel bilgiler sayesinde dış dünya ve doğa üzerinde elde edilen yeni egemenlik, insanın evrendeki yeri hakkında yepyeni bir felsefi görüşün doğmasında etken olur.

17.yy ortalarına doğru öteden beri revaçta bulunan batıl itikatları/inanışları reddeden bir anlayış, hemen hemen tüm aydınlara mal olurken; bu zafer tamamıyla bilimsel düşüncenin yaygınlaşmasının bir ürünü olmuştur. Nihayet 18.yy bilim açısından 3 unsurun önemini ortaya koyar (Mihaniki Dünya Görüşü):

1.Gerçeklerin tespitinde artık belirsiz otoritelere değil, doğrudan doğruya gözleme dayanılması.

2.Cansız alemin, kendi kendine hareket eden, kendi kendisini koruyan ve içindeki tüm değişmelerin doğa kanunlarına tabi bir sistem olarak kabul edilmesi.

3.Dünyanın, evrenin merkezi/esası olmadığı gerçeği.

Bilim, insanoğlunun gücünü geniş ölçüde artırmış ve giderek de artırmaktadır. Fakat bu gelişme, felsefi olmaktan ziyade teknik alanda geçerlidir.

Tüm kötülüklerin kaynağı anlaşmazlıklar, hukuk yerine kuvvet/silah zoruyla çözülmeye çalışılıyor. Uygarlığı korumak/devam ettirmek istiyorsak bunun üstesinden gelip barışı tesis etmek zorundayız.

Adaletlilik konusunda ise herkese ‘kendine düşen/kendi ihtiyacı kadar’ prensibini kullanmak gerekir.

Her şeyin bir sistem halini aldığı, bir sistemden ibaret olduğu biryerde, fikir/ruh bakımından ölüm hakimdir. Yaratıcı zekaya sahip insanlara, sanatçılara/araştırmacılara boş zamanlarını istedikleri gibi kullanabilmek olanağının verilmesi, yegane çözüm yoludur.

Bilim insanlığa görülmemiş derecede yeni rahatlık olanakları bahşetmektedir. Ancak bu aşağıdaki şartlar içinde mümkündür. (Yeter ki bu işe diktatörler ve misyonerler burunlarını sokmasınlar!)

1.Savaş olasılığının yok edilmesi,

2.Hertürlü icrai kuvvetin eşitlik içinde bölüştürülmesi yani demokrasinin yerleşmesi,

3.Hızlı nüfus artışının önlenmesi.

Muhakkak ki bilmek bir kuvvettir, fakat hem iyiye hem yönelebilen kuvvet. Bilgi artarken aynı derecede ‘bilgelik ve kültür’ artmazsa, bu, mutluluk yerine sadece ‘felaket ve ızdırabın’ artması demektir.

Ne yazık ki, Dünyanın çok büyük bir kısmında ‘iktidar ile akıl’ bir araya gelememektedir.

*Yukarıda yer alan öngörüler; Dünyaya geldiğim 1960’lardan 60 yıl öncesinden,

İngiliz Filozof Bertrand RUSSEL ile “İnsanlığın Geleceği/Yarını” üzerine bir yolculuk:

Teknolojik açıdan değişen çok şey var, insanlık açısından gelişen çok bir şey yok!

(Ankara / 10. 03. 2023)

Remzi KOÇÖZ



 

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz