"Uygarlığın kudret ve yüceliği karşısında çağdışı kalmış anlayışlarla, ilkel boş inançlarla yürümeye çalışan uluslar yok olmaya veya tutsak olmaya ve aşağılanmaya mahkûmdurlar.”
(Mustafa Kemal ATATÜRK)
-Yakın Tarihe Karşı Eski Tarihle-
Tarih önemli bir bilimdir. Ayni zamanda bir
bilinçtir. Size geçmişten bugüne ayna tutar. Gelişiminizi/yükselişinizi/varoluşunuzu
sizlere sunar. Tabi ki doğru bir bilgilendirme ve neden/sonuçları ile değişmenin
gerçekliğini de.. Onun için toplumları yönlendiren/yöneten/egemen katmanlar
tarih bilimini çok sevmezler. Onlar daha çok masal/mitoloji tarzında bir
tarihle, biraz hamasetle karışık toplumları/insanları oyalarlar. Bilinçli
bireylerin çoğaldığı toplumları pek istemezler.
Tıpkı Türkiye’nin yaşadığı gibi! 20. Yüzyıla
Türk mucizesi olarak damga vuran çökmüş bir imparatorluktan modern bir toplum
yaratan bir değişimin, Cumhuriyetin 21. Yüzyıla ulaşan 100. Yılında o günleri,
kurtuluş ve kuruluş destanını -en azından
100. Yıl anısına- tarihe saygı/vefa açısından dizi/film projesi vede farklı
etkinlikler olarak ekranlara getir(e)memeleri gibi.
Onun yerine TRT ekranlarında 800 yıl
öncesinden başlayıp 1200’lü yıllara ilişkin “Diriliş-Ertuğrul” ve
“Kuruluş-Osman” ile Osmanlının çöküş dönemi 19. Yüzyılı ele alan “Payitaht
Abdülhamid” dizilerine yer verilerek, Selçuklu-Osmanlı öncelenip
önemsenerek, Türkiye’nin Cumhuriyet dönüşümü/değişimi görmezden gelinmeye, sıradanlaştırılmaya çalışılmaktadır. Yakın tarihten ders çıkaramayan toplumlar
haydi haydi daha öncesinden hiçbir anlam çıkaramazlar sadece hamasetle
yetinirler.
Tarihsel
yakınlıkların sistematik açıdan öncelikle ele alınması/anılması daha önem
arzetmesi gerekirken; tarihi çarpıtma uğraşları bir yana, örneğin İstanbul’un işgalden
kurtuluşu yerine fethinin, Çanakkale kara savaşları yerine deniz savaşının, Büyük
Taarruz yerine Malazgirt zaferinin öne çıkarılması veya birbiriyle
çakıştırılması gibi bir anlayış ile karşılaşmaktayız.
Onun
yerine TRT ekranlarında 800 yıl öncesinden 1200’lü yıllara ilişkin
“Diriliş-Ertuğrul” ve “Kuruluş-Osman” ile Osmanlının çöküş dönemi 19. Yüzyılı
ele alan “Payitaht
Abdülhamid” dizileri ile daha eski dönemlere ilişkin hamasete yer verilerek,
-yeni/yenileşmeye modernleşmeye karşı bir duruşla- Cumhuriyet dönüşümü/değişimi
yer yer çarpıtılarak sulandırılmaya, dolaylı bir şekilde belleklerden silinmeye
çalışılmaktadır.
Burada
amaç tarihi bir bütünsellik içerisinde ele alıp, tarihe takılı kalmaktan hamasetten
öte tarih bilincini canlı tutup, 100 yıl öncesinden hedeflenen çağdaş toplum
gelişimi ne aşamadadır, uygarlık yarışında durumumuz, bilimde/sanatta/ ekonomide/teknolojide
neredeyiz? İleriye mi gittik, yerimizde mi saydık, geriye mi gidiyoruz? Bu
sorulara cevap bulabilmek, tarihin dönüşümüne uygarlığın gelişimine ayak
uydurabilmektir.
-Cumhuriyet Karşıtlığı-
Cumhuriyetin
temel dinamikleri/direkleri/sütunları; “tam bağımsızlık, ulusal egemenlik,
laiklik” olarak nitelenebilir. Günümüz Türkiyesinde, Cumhuriyetin bu 3 temel
sütunu karşısında, 3 katman (Sermaye/Siyaset/Tarikat) birlikte elele karşıtlık
sergilemekte.
Sermaye
sınıfı/varlıklılar, emperyalizme ve sömürüye karşı olan tam bağımsızlıktan pek hoşlanmazlar.
Otoriter/çoğunlukçu
siyasetçiler, halkın doğrudan yönetime katıldığı, hesap sorabildiği, denetime
açık gerçek bir özgürlükçü demokrasi içeren ulusal egemenlikten pek çekinirler.
Dinciler/ulema
sınıfı olarak, din/inanç sömürücülüğüne karşı akıl ve bilime öncelik veren,
inanç ve vicdan hürriyetini savunan laiklikten pek hazzetmezler.
Ve
onun için bu katmanlar; Cumhuriyetin kazanımlarını mirasyedi olarak görür, kendi
çıkarları için heba eder, çağdışı anlayışlara yol vererek, çağdaşlığı
hedefleyen tarihsel dönüşüme sırtlarını dönerler.
Cumhuriyetimizin
kurucusu büyük önder Atatürk’ü ise -devrimleri/ilkeleri/
düşünceleri- çerçevesinde içtenlikle pek sevmezler.
Gelinen noktada, ülkenin geleceği olan çocukları
çağdışı bir eğitimin kucağına atarak, inanç/insan sömürüsüne yol veren
zihniyet, toplumun bölünmüşlüğünü/ dağınıklığını fırsat bilerek, suskunluğundan/tepkisizliğinden
cesaret bularak -laiklik/çağdaşlık
karşıtı medrese eğitimi ile 1000 yıllık tersine bir zaman tünelinde- ortaçağ
karanlığında doludizgin ilerlemekteler. (25. 12. 2023)
Remzi
KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder