KARASU’NUN/AZİZİYE’NİN İLKLER GURURU: RECEP ÇİL...
Henüz Sakarya il olmamış, Kocaeli’ne bağlı 2.500 nüfuslu bir ilçe
olan Karasu’nun Aziziye Mahallesinde Batum göçmeni bir
ailenin 2. kuşağından, Şükrü-Fatma Çil Ailesinin 4 çocuğunun en
küçüğü olarak, II. Dünya Savaşının zorlu/yokluk yıllarında 1941’de doğar. İlk
ve ortaokulu Karasu’da tamamlayıp, 1957 yılında Kuleli Askeri Lisesini kazanır.
O yıllarda Karasu’da lise yoktur, okumak için mecburen gurbete çıkılacaktır. Ve
Aziziye Mahallesinin gurbete giden ve subay olan ilk kişisi olacaktır: Recep
Çil; Karasu sınırlarını aşıp gurbete çıkıp okuyan öncüler
olarak kendilerinden sonraki nesile yol açıp onları
yüreklendirecek, -okumak için gurbete çıkacak bizler gibi- genç kuşağa bir nevi rol model olacaktı.
1960 ihtilalinde Kuleli Askeri Lisesi son
sınıfındadır, ihtilalin ardından Kuleli’yi başarıyla/iftiharla bitirerek, o yaz
Ankara’ya kara Harbokuluna gelecektir. Harbokulu o yıllarda 2 yıllıktır.
1962'de, 2. sınıf öğrencisi iken, Kara Harbokulu Komutanı Kurmay Albay Talat
Aydemir’in öncülüğünde başlatılan ve hükümete darbe girişimi olan 22 Şubat
Olayını yakinen yaşayacak, Başbakan İnönü tarafından affedilerek
okullarına devam edeceklerdir.
1962 yazında levazım asteğmen olarak mezun olup, levazım okulunda
6 ay kurs görmesinin ardından teğmen rütbesi ile ilk görev yeri Erzurum’a
gidecektir. Erzurum’da kıta görevinde iken üniversite sınavlarına girecek,
Hukuk Fakültesini kazanmasına rağmen, hem tatbikat nedeniyle başvuru süresini
kaçıracak hemde büyük ilde olmaması nedeniyle dışarıdan okuyamayacaktı.
(1964 yılında kendisi gibi Aziziyeli olan Kavas sülalesinden Fikriye Hanım ile evliliğinden 1 kızı ve 1 oğlu olurken, sonrasında 3 torun
sahibi dede olacaktır.)
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Atatürk/Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir subayı
olarak Erzurum-Maraş-Amasya (1971) illerinde
görev sonrası İzmir’de lisan okuluna gidecek (9 ay), ardından yine İzmir’de
NATO birliğinde (3 yıl) görev yapacaktı. Şark için Bayburt’a gidecek oradan 3
aylığına ABD’ye gönderilecekti. Sonrasında İstanbul Levazım Okuluna öğretmen
olarak başlayıp 1980 ihtilalinde 1.Ordu Komutanlığı karargahında görev
alacaktı. 1982-83 yıllarında 2. kez NATO’da görev için İzmir/Şirinyer’e
gidecekti. Sonrasında yine şark görevi için gittiği Diyarbakır’dan Ankara’ya önce genelkurmaya gelecek ardından Kara Kuvvetleri
Komutanlığına geçecekti. Ve 1993 yılında Kara Kuvvetleri kadrosundan, Asteğmen
olarak başladığı 31 yıllık onurlu bir görev sürecinin ardından Albay rütbesiyle
emekli olacaktı.
O, küçük bir ilçede bir çiftçi çocuğu olarak Cumhuriyet’in sunduğu fırsat
eşitliği imkanından yararlanarak, devlet parasız yatılı okuyup ardından Türk
Silahlı Kuvvetlerinin bir subayı olarak Atatürk ve Cumhuriyet
devrimleri/ilkeleri/değerleri doğrultusunda yurdun dört bir yanında görev
yapmanın onur ve gururunu taşıyacaktı.
(Karasu merkezden/İncilli mahallesinden Orgeneral İsmail
Koçman (1957 girişli) dönem arkadaşıdır, birlikte aynı yıllarda okurlar.
Kendilerinden 1 dönem önce Hüseyin Altay (1956) Kulelide okuyup yine Kuleliye
öğretmen subay olarak dönecek Aziziye’den 2 dönem sonra 1959’da Kuleli’ye giren
Tuğgeneral Habil Küçük. Sonraki yıllarda
Albay Turgut Tatlı, Yılmaz Genç, Aydın Kurudal, abim Mehmet Akif Koçöz,
Oramiral Veysel Kösele ve Albay Murat
Özkan mahallemizin subayları olarak onur listesinde yer alacaklardı. Aziziye
dışından Tuğamiral Necati Kurt ve Şehit Üsteğmen İbrahim Abanoz da doğal olarak
Karasu’nun değerleridir.)
Emeklilik ve Eğitim Gönüllülüğü
Tabiki emeklilik sürecinde memleketine daha sık gidecek,
akrabalarına/arkadaşlarına/ hemşehrilerine daha çok zaman ayıracaktı. Çocukluk
günlerini yadetme nostalji yanında, birşeyler yapma/üretme, eltutma/yararlı
olabilme konusunda çaba sarfedecekti. Özellikle eğitim alanında birşeyler
yapılmalıydı, birşeyler yapmalıydı. Ve bu düsturla eğitim gönüllüsü olarak kolları
sıvayarak, -tıpkı mahallenin ilk subayı olarak gençlere öncü olduğu gibi- “Milli
Eğitimin ülkenin geleceğini dönüştüren önemli işlerin başında geldiği” bilinciyle
mahallesine bir önder olarak, mahallelisinin duyarlı insanlarıyla birlikte 2005
yılında bir dernek kurarak işe başlayacaktı: “Karasu Aziziye Mahallesi Eğitim Öğretim Kültür Sanat ve Spor
Faaliyetleri Destekleme ve Dayanışma Derneği.”
2005-2021 yılları arası yaklaşık 700 öğrenciye burs
yardımı yapmanın yanında 900 kadar öğrenciye de kıyafet/çanta/kırtasiye gibi
yardımlarda bulunulacaktı.
O, yazı girişindeki sözleriyle kendini örnekleyerek,
destek/dayanışma ruhuyla duyarlı/yardımsever insanların katkılarıyla gençlere
yardım elini uzatacak:
“İhtiyacı olan çocuklara dokunmak özellikle beni çok
mutlu ve huzurlu kılıyor” diyecekti.
Karşılıksız/çıkarsız/özverili vede
vicdanlı bir hizmet sürecinin ardından içinde bulunduğu topluma/hemşehrilerine
hesap verirken, geleceğe çok önemli bir not düşecekti:
“Dernek parasıyla ne bir bardak çay içtik nede misafirlerimize
içirdik. Bu gurur da bize yeter.”
16 yıl boyunca aidat/bağış olarak toplanan
493.976.00 TL’nin büro giderleri dışında kalan 467.183.00 TL’si ile
fakülte/yüksekokul öğrencilerinin burslarına, ilk/orta/lise öğrencilerinin
kıyafet/çanta/kırtasiye ihtiyaçlarının karşılanmasına harcanmıştır. Esas
ağırlık yüksek öğrenim burslarının temini olmuştur. Büro giderleri toplanan
paranın %5.5 oranında, %94.5 ise asli işe yani burs/yardım olarak yerini
bulacaktı. Bu emsalleri açısından çok büyük bir başarı idi. (Ayrıca bu bilançoya dahil etmediği İstanbul’daki dostlarından aldığı
giysi/kitap/kırtasiye gibi yardımları olacaktı.)
Tabiki bu tür gönüllü hizmetler özveri yanında dinamizm vede nöbet değişimi
gerektirir. O yüreği/gücü/enerjisi yettiğince bu hizmeti 80 yaşına dek onurla
sürdürdü. Ve devamı için çok çabaladı ancak, kendinden sonraki kuşaklardan
nöbeti teslim alacak gönüllüler çıkmaması nedeniyle üzülerek sonlandırmak
durumunda kalacaktı:
“Araya korona salgının girmesi, benimde sağlığımın
bozulduğu, muhtar vasıtasıyla dernek faaliyetlerini sürdürecek gönüllüler
bulunmadığından, yönetimden de talipli çıkmadığından üzülerek 24.7.2021 yılında
derneğimizi tasfiye etmek zorunda kaldık. Keşke dediğim şey 1995 yılında
açmadığımdır. Daha önce açmış olsaydık daha uzun süre yardım eli uzatmış
olurduk.”
16 yıl boyunca dernek faaliyetleri olarak
yaptıklarını (yukarıda tırnak içerisinde vermeye çalıştığım bilgiler
çerçevesinde) tane tane kuruşuna kadar üyelerle/bağışçılarla
paylaşacaktı. Ben bu dünyada kimseye hesap vermem diyenlerin aksine,
örnek/duyarlı/ahlaklı bir insan olmanın vede sorumluluk gereği içinde yer
aldığı çevreye/topluma hesap verecekti:
“Tasfiye sonucunda 15.770.00 TL ve demirbaş
malzemelerimizi Aziziye Spor Kulubüne devrettik ve mahallemizin gençlerinin
istifadesine sunmuş olduk.”
Recep Çil ağabey, salgın sürecinin ardından kendi istemi dışında 2 yıllık
bir süreçte (2021-2023) ancak tasfiye işlemini gerçekleştirebilecekti. Hayırsever
dostlarına/üyelerine 16 yıllık hesabı vermek ve şükranlarını sunmak için bir
mektup hazırlar ve adreslerine gönderir.
Dernek Başkanı sıfatıyla 17 Temmuz 2023 tarihinde son
imzasını atacak, “Değerli Dostlarım” diye başladığı, 9 madde halinde
ayrıntılandırdığı, teşekkür ve veda mektubunu, “kalın sağlıcakla” diye
bitirecektir.
O, dostlarına/arkadaşlarına/akrabalarına/hemşehrilerine vefa konusunda
destek/ dayanışma konusunda hep en önde olacak, hep ilerden koşacaktı; “Önce
en yakınındakine yardımcı olacak, ilk olarak çevrenden başlayacaksın, kutsal
kitapta öyle söyler” diyecektir.
Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk’ün; “Vatan sevgisi
ona hizmetle ölçülür” şiarıyla yurdun dört bir yanında onurlu bir
şekilde görev yapmanın ardından, emeklilik sürecinde kendi ilçesi Karasu’ya,
Mahallesi Aziziye’ye birliktelik/dayanışma/yardımlaşma çerçevesinde sadece
gönüllere değil imkansızlıklara da gücü yettiğince dokunacaktı.
İstemimiz ve umudumuz, günübirlik siyasi
çekişmelerden ayrı/uzak tutarak, insanlara bir şekilde destek/katkı
sağlayan, efor/emek/çaba harcayan, topluma örnek olan bu
gibi değerlerin unutulmaması, bir şekilde yaşatılması. (Örnek:
Cadde/sokak isimleri şeklinde olabilir. Aziziye Camii yanındaki parkın isminin,
o mahalleden yetişmiş, içinde yaşadığı topluma katkı sunan, değer katan bir
şahsiyete verilmesi şeklinde olabilir.)
Aslolan insanları yaşarken değer kılmaktır!
Saygı/sevgi/selamlarımla…
(Karasu / 12. 04. 2024)
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder