12 Nisan 2024 Cuma

KARASU ÜZERİNE NOTLAR – 16

            “Fakir bir ailenin çocuğu olarak okuyup kıyafetin nasıl alınabildiği ve okul harçlığının ne kadar değerli olduğunu çok iyi bilenlerdenim. Bu nedenle maddi sıkıntısı olan ailelerin çocuklarına bütçemiz ölçüsünde yardım etmeyi amaç edindik.”              Recep ÇİL (Karasu / 18. 07. 2023)

KARASU’NUN/AZİZİYE’NİN İLKLER GURURU: RECEP ÇİL... 

Henüz Sakarya il olmamış, Kocaeli’ne bağlı 2.500 nüfuslu bir ilçe olan Karasu’nun Aziziye Mahallesinde Batum göçmeni bir ailenin 2. kuşağından, Şükrü-Fatma Çil Ailesinin 4 çocuğunun en küçüğü olarak, II. Dünya Savaşının zorlu/yokluk yıllarında 1941’de doğar. İlk ve ortaokulu Karasu’da tamamlayıp, 1957 yılında Kuleli Askeri Lisesini kazanır. O yıllarda Karasu’da lise yoktur, okumak için mecburen gurbete çıkılacaktır. Ve Aziziye Mahallesinin gurbete giden ve subay olan ilk kişisi olacaktır: Recep Çil; Karasu sınırlarını aşıp gurbete çıkıp okuyan öncüler olarak kendilerinden sonraki nesile yol açıp onları yüreklendirecek, -okumak için gurbete çıkacak bizler gibi- genç kuşağa bir nevi rol model olacaktı.

1960 ihtilalinde Kuleli Askeri Lisesi son sınıfındadır, ihtilalin ardından Kuleli’yi başarıyla/iftiharla bitirerek, o yaz Ankara’ya kara Harbokuluna gelecektir. Harbokulu o yıllarda 2 yıllıktır. 1962'de, 2. sınıf öğrencisi iken, Kara Harbokulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir’in öncülüğünde başlatılan ve hükümete darbe girişimi olan 22 Şubat Olayını yakinen yaşayacak, Başbakan İnönü tarafından affedilerek okullarına devam edeceklerdir.

1962 yazında levazım asteğmen olarak mezun olup, levazım okulunda 6 ay kurs görmesinin ardından teğmen rütbesi ile ilk görev yeri Erzurum’a gidecektir. Erzurum’da kıta görevinde iken üniversite sınavlarına girecek, Hukuk Fakültesini kazanmasına rağmen, hem tatbikat nedeniyle başvuru süresini kaçıracak hemde büyük ilde olmaması nedeniyle dışarıdan okuyamayacaktı.  

(1964 yılında kendisi gibi Aziziyeli olan Kavas sülalesinden Fikriye Hanım ile evliliğinden 1 kızı ve 1 oğlu olurken, sonrasında 3 torun sahibi dede olacaktır.)

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Atatürk/Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir subayı olarak Erzurum-Maraş-Amasya (1971) illerinde görev sonrası İzmir’de lisan okuluna gidecek (9 ay), ardından yine İzmir’de NATO birliğinde (3 yıl) görev yapacaktı. Şark için Bayburt’a gidecek oradan 3 aylığına ABD’ye gönderilecekti. Sonrasında İstanbul Levazım Okuluna öğretmen olarak başlayıp 1980 ihtilalinde 1.Ordu Komutanlığı karargahında görev alacaktı. 1982-83 yıllarında 2. kez NATO’da görev için İzmir/Şirinyer’e gidecekti. Sonrasında yine şark görevi için gittiği Diyarbakır’dan Ankara’ya önce genelkurmaya gelecek ardından Kara Kuvvetleri Komutanlığına geçecekti. Ve 1993 yılında Kara Kuvvetleri kadrosundan, Asteğmen olarak başladığı 31 yıllık onurlu bir görev sürecinin ardından Albay rütbesiyle emekli olacaktı.

O, küçük bir ilçede bir çiftçi çocuğu olarak Cumhuriyet’in sunduğu fırsat eşitliği imkanından yararlanarak, devlet parasız yatılı okuyup ardından Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir subayı olarak  Atatürk ve Cumhuriyet devrimleri/ilkeleri/değerleri doğrultusunda yurdun dört bir yanında görev yapmanın onur ve gururunu taşıyacaktı.

(Karasu merkezden/İncilli mahallesinden Orgeneral İsmail Koçman (1957 girişli) dönem arkadaşıdır, birlikte aynı yıllarda okurlar. Kendilerinden 1 dönem önce Hüseyin Altay (1956) Kulelide okuyup yine Kuleliye öğretmen subay olarak dönecek Aziziye’den 2 dönem sonra 1959’da Kuleli’ye giren Tuğgeneral Habil Küçük. Sonraki yıllarda Albay Turgut Tatlı, Yılmaz Genç, Aydın Kurudal, abim Mehmet Akif Koçöz, Oramiral  Veysel Kösele ve Albay Murat Özkan mahallemizin subayları olarak onur listesinde yer alacaklardı. Aziziye dışından Tuğamiral Necati Kurt ve Şehit Üsteğmen İbrahim Abanoz da doğal olarak Karasu’nun değerleridir.)

Emeklilik ve Eğitim Gönüllülüğü

Tabiki emeklilik sürecinde memleketine daha sık gidecek, akrabalarına/arkadaşlarına/ hemşehrilerine daha çok zaman ayıracaktı. Çocukluk günlerini yadetme nostalji yanında, birşeyler yapma/üretme, eltutma/yararlı olabilme konusunda çaba sarfedecekti. Özellikle eğitim alanında birşeyler yapılmalıydı, birşeyler yapmalıydı. Ve bu düsturla eğitim gönüllüsü olarak kolları sıvayarak, -tıpkı mahallenin ilk subayı olarak gençlere öncü olduğu gibi- “Milli Eğitimin ülkenin geleceğini dönüştüren önemli işlerin başında geldiği” bilinciyle mahallesine bir önder olarak, mahallelisinin duyarlı insanlarıyla birlikte 2005 yılında bir dernek kurarak işe başlayacaktı: “Karasu Aziziye Mahallesi Eğitim Öğretim Kültür Sanat ve Spor Faaliyetleri Destekleme ve Dayanışma Derneği.”

2005-2021 yılları arası yaklaşık 700 öğrenciye burs yardımı yapmanın yanında 900 kadar öğrenciye de kıyafet/çanta/kırtasiye gibi yardımlarda bulunulacaktı.

O, yazı girişindeki sözleriyle kendini örnekleyerek, destek/dayanışma ruhuyla duyarlı/yardımsever insanların katkılarıyla gençlere yardım elini uzatacak:

“İhtiyacı olan çocuklara dokunmak özellikle beni çok mutlu ve huzurlu kılıyor” diyecekti.

Karşılıksız/çıkarsız/özverili vede vicdanlı bir hizmet sürecinin ardından içinde bulunduğu topluma/hemşehrilerine hesap verirken, geleceğe çok önemli bir not düşecekti:

“Dernek parasıyla ne bir bardak çay içtik nede misafirlerimize içirdik. Bu gurur da bize yeter.”

16 yıl boyunca aidat/bağış olarak toplanan 493.976.00 TL’nin büro giderleri dışında kalan 467.183.00 TL’si ile fakülte/yüksekokul öğrencilerinin burslarına, ilk/orta/lise öğrencilerinin kıyafet/çanta/kırtasiye ihtiyaçlarının karşılanmasına harcanmıştır. Esas ağırlık yüksek öğrenim burslarının temini olmuştur. Büro giderleri toplanan paranın %5.5 oranında, %94.5 ise asli işe yani burs/yardım olarak yerini bulacaktı. Bu emsalleri açısından çok büyük bir başarı idi. (Ayrıca bu bilançoya dahil etmediği İstanbul’daki dostlarından aldığı giysi/kitap/kırtasiye gibi yardımları olacaktı.)

Tabiki bu tür gönüllü hizmetler özveri yanında dinamizm vede nöbet değişimi gerektirir. O yüreği/gücü/enerjisi yettiğince bu hizmeti 80 yaşına dek onurla sürdürdü. Ve devamı için çok çabaladı ancak, kendinden sonraki kuşaklardan nöbeti teslim alacak gönüllüler çıkmaması nedeniyle üzülerek sonlandırmak durumunda kalacaktı:

“Araya korona salgının girmesi, benimde sağlığımın bozulduğu, muhtar vasıtasıyla dernek faaliyetlerini sürdürecek gönüllüler bulunmadığından, yönetimden de talipli çıkmadığından üzülerek 24.7.2021 yılında derneğimizi tasfiye etmek zorunda kaldık. Keşke dediğim şey 1995 yılında açmadığımdır. Daha önce açmış olsaydık daha uzun süre yardım eli uzatmış olurduk.”

16 yıl boyunca dernek faaliyetleri olarak yaptıklarını (yukarıda tırnak içerisinde vermeye çalıştığım bilgiler çerçevesinde) tane tane kuruşuna kadar üyelerle/bağışçılarla paylaşacaktı. Ben bu dünyada kimseye hesap vermem diyenlerin aksine, örnek/duyarlı/ahlaklı bir insan olmanın vede sorumluluk gereği içinde yer aldığı çevreye/topluma hesap verecekti:

“Tasfiye sonucunda 15.770.00 TL ve demirbaş malzemelerimizi Aziziye Spor Kulubüne devrettik ve mahallemizin gençlerinin istifadesine sunmuş olduk.”

Recep Çil ağabey, salgın sürecinin ardından kendi istemi dışında 2 yıllık bir süreçte (2021-2023) ancak tasfiye işlemini gerçekleştirebilecekti. Hayırsever dostlarına/üyelerine 16 yıllık hesabı vermek ve şükranlarını sunmak için bir mektup hazırlar ve adreslerine gönderir.

Dernek Başkanı sıfatıyla 17 Temmuz 2023 tarihinde son imzasını atacak, “Değerli Dostlarım” diye başladığı, 9 madde halinde ayrıntılandırdığı, teşekkür ve veda mektubunu, “kalın sağlıcakla” diye bitirecektir.

O, dostlarına/arkadaşlarına/akrabalarına/hemşehrilerine vefa konusunda destek/ dayanışma konusunda hep en önde olacak, hep ilerden koşacaktı; “Önce en yakınındakine yardımcı olacak, ilk olarak çevrenden başlayacaksın, kutsal kitapta öyle söyler” diyecektir.

Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk’ün; “Vatan sevgisi ona hizmetle ölçülür” şiarıyla yurdun dört bir yanında onurlu bir şekilde görev yapmanın ardından, emeklilik sürecinde kendi ilçesi Karasu’ya, Mahallesi Aziziye’ye birliktelik/dayanışma/yardımlaşma çerçevesinde sadece gönüllere değil imkansızlıklara da gücü yettiğince dokunacaktı.

İstemimiz ve umudumuz, günübirlik siyasi çekişmelerden ayrı/uzak tutarak, insanlara bir şekilde destek/katkı sağlayan, efor/emek/çaba harcayan, topluma örnek olan bu gibi değerlerin unutulmaması, bir şekilde yaşatılması. (Örnek: Cadde/sokak isimleri şeklinde olabilir. Aziziye Camii yanındaki parkın isminin, o mahalleden yetişmiş, içinde yaşadığı topluma katkı sunan, değer katan bir şahsiyete verilmesi şeklinde olabilir.)

Aslolan insanları yaşarken değer kılmaktır!

Saygı/sevgi/selamlarımla…

(Karasu / 12. 04. 2024)

Remzi KOÇÖZ






Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz